Özür sahibi ne demektir ve bir kimse ne olursa özür sahibi olur?
Özür sahibi olmak
Cevap: Abdesti bozan bir şeyin bedenden çıkması,
devamlı olursa, buna özür denir. İdrar, iç sürmesi, yel
kaçırmak, burun kanaması ve yaradan kan, sarı su akması, ağrıdan, şişten dolayı
gözyaşı akması devamlı olunca, bu kimse ve istihaza kanı akan kadın, özür sahibi
olurlar.
Sual: Herhangi bir şekilde abdest tutamayan kimse, nasıl hareket
eder?
CEVAP
Abdest tutamayan kimse, özür sahibi ise, istediği zaman abdest alır. Bu abdest
ile, istediği kadar farz ve nafile kılar ve Kur’an-ı kerim okur. Namaz vakti
çıkınca abdesti bozulmuş olur. Her namaz vakti girdikten sonra, yeni abdest
alıp, bu vakit çıkıncaya kadar her ibadeti yapar. Öğleden başka dört namazdan
birinin vakti girmeden önce aldığı abdest ile, bu namazı kılamaz. Çünkü, öğle
namazının vakti başlarken, bir namazın vakti çıkmıyor.
Özür sahiplerinin, devam eden özürleri, abdestini bozmaz. Fakat, başka bir
abdest bozan sebep ile bozulur. Vakit çıkınca, özür sebebi ile de bozulmuş
olur. (Tahtavi)
Özür sahibi olmak için, abdesti bozan bir şeyin, devam üzere mevcut
olması gerekir. Edası farz olan herhangi bir namaz vakti içinde, namaz vaktinin
başından sonuna kadar, abdest alıp, yalnız farzı kılacak kadar bir zaman,
abdestli kalamayan kimse, özrü gördüğü andan itibaren, özür sahibi sayılır.
Mesela, idrar ve başka akıntılar, yel kaçması, yaradan kan, irin akması, yahut
meme, göbek, burun gibi bir yerden, kan, irin akması gibi, abdesti bozan
şeylerden biri, hep mevcut olur, yani bir namaz vaktinin başından sonuna kadar,
bir abdest alıp, farzı kılacak kadar, durdurulamazsa, o kimse, özür sahibi
olur.
Bir namaz vakti girdikten, farzı kılacak kadar zaman sonra özür başlasa, vaktin
sonu yaklaşıncaya kadar bekler. Hiç durmadı ise, vaktin sonunda abdest alıp, o
vaktin namazını kılar. Namaz vakti çıktıktan sonra, sonraki namaz vakti içinde
durursa, önceki namazını iade eder. İkinci namaz vaktinin başından sonuna kadar
hiç kesilmezse, özür sahibi olduğu anlaşılır ve kılmış olduğu önceki vaktin
namazını iade etmez.
En uygun olanı da, özürlü kimsenin, Maliki mezhebini taklid etmesidir. Çünkü
Maliki’de, abdesti bozan başka bir sebep yoksa, o kimsenin özrü, namaz vakti
çıksa da, abdestini bozmaz.
Her namaz vaktinde bir kere çıkması da şart değildir. Günde bir defa veya
birkaç günde bir defa da özrü zuhur etse yine özrü abdestini bozmaz. Namazdan
önce veya namaz içinde idrar veya yel kaçıran yani gelen yeli tutamayan yahut
akıntısı olan kimse, Maliki mezhebini taklid ederse, abdesti bozulmamış
olur. (M.Erbea)
Not: Maliki mezhebini taklit ile ilgili geniş bilgi, Mezhebin
Önemi maddesinde, Mezhep taklidi rahmettir kısmında
var.
Vakit çıkınca
Sual: Akıntı, elde olmadan gaz kaçırma gibi bir özürden dolayı Malikî
mezhebini taklit eden kimsenin, her namaz vaktinde, evinde de olsa abdest
alması gerekir mi?
CEVAP
Evinde de olsa yeniden abdest almak, harac [sıkıntı] olur. Zaten bu gibi
özürlerde, her vakitte abdest alma sıkıntısından kurtulmak için Malikî mezhebi
taklit edilir. Mâlikî mezhebini taklit edince de, her namaz vaktinde tekrar
abdest almak gerekmez. Mezhep taklidi harac olan işlerde yapılır. Abdest
bozulunca, yeniden abdest alınması bir haracdır. S. Ebediyye’de, (Yolda,
nakil vasıtalarında ve alışverişte temas korkusu olan Şâfiî, Hanefî veya Mâlikî
mezhebini taklit etmelidir) deniyor. Kitaptaki bu ifadeye aykırı
olarak, (Yolda, otobüste, çarşıda bir kadına dokununca, abdesti bozulan
Şâfiî, zaruret yoksa, gitsin abdestini alsın) denmemeli. Yolda,
alışverişte abdesti bozulan, tekrar abdest alabilir, fakat yeniden abdest
almanın harac olduğu, S. Ebediyye’de açıkça bildiriliyor. Dinimizin
verdiği ruhsatlardan insanları uzaklaştırmak doğru değildir. Bir hadis-i
şerif: (Ruhsatlardan faydalanmayan, Arafat Dağı kadar günah işlemiş
olur.) [Taberanî]
Sual: Bir yerinden devamlı kan gelen kimsenin, vakit
içinde kanaması devam etse, abdesti bozulur mu?
Cevap: Özür sahiplerinin, devam eden özürleri, abdestlerini bozmaz.
Fakat, başka bir abdest bozan sebep ile bozulur. Vakit çıkınca, özür sebebi ile
de bozulmuş olur.
Özür sahibinin namazı
Sual: Herhangi bir kimseden, bir namaz vaktinde, herhangi bir yerinden kan veya
abdesti bozan bir sıvı gelse, gaz sıkıştırması sebebiyle yellenme olsa, bu
kimse o hâlde iken namazını kılabilir mi?
Cevap: Özür sahibi olmak için, abdesti bozan bir şeyin, devamlı
olması lazımdır. Edası farz olan herhangi bir namaz vakti içinde, namaz
vaktinin başından sonuna kadar, abdest alıp, yalnız farzı kılacak kadar bir
zaman, abdestli kalamayan kimse, özrü gördüğü andan itibaren, özür sahibi olur.
Mesela, idrar ve başka akıntılar, yel kaçması, yaradan kan, irin ve burundan,
gözden, kulaktan kan veya ağrı ile herhangi bir sıvı, irin akması gibi, abdesti
bozan şeylerden biri, hep mevcut olur, yani bir namaz vaktinin başından sonuna
kadar, bir abdest alıp, farzı kılacak kadar, durdurulamazsa, o kimse, özür
sahibi olur. Bir namaz vakti girdikten, farzı kılacak kadar zaman sonra özür
başlasa, vaktin sonu yaklaşıncaya kadar bekler, hiç durmadı ise, vaktin sonunda
abdest alıp, o vaktin namazını kılar. Namaz vakti çıktıktan sonra, sonraki
namaz vakti içinde durursa, önceki namazını iade eder. İkinci namaz vaktinin
başından sonuna kadar hiç kesilmezse, özür sahibi olduğu anlaşılır ve kılmış
olduğu önceki vaktin namazını iade etmez.
Sual: Devamlı idrar kaçıran bir kimse, her namaz vakti
girince mi abdest alacaktır?
Cevap: Özür sahibi olan bir kimse, namaz vakti girdiğinde, istediği
bir zamanda abdest alır. Bu abdestle, istediği kadar farz ve nafile namaz
kılabilir ve Kur’ân-ı kerim okuyabilir. Namaz vakti çıkınca abdesti bozulmuş
olur. Her namaz vakti girdikten sonra, yeniden abdest alıp, bu vakit çıkıncaya
kadar her ibadeti yapabilir. Öğleden başka dört namazdan birinin vakti girmeden
evvel aldığı abdest ile, bu namazı kılamaz. Çünkü, öğle namazının vakti
başlarken, bir namazın vakti çıkmıyor. Özür sahiplerinin, devam eden özürleri, abdestini
bozmaz. Fakat, başka bir abdest bozan sebeple bozulur. Vakit çıkınca, özür
sebebi ile de bozulmuş olur.
Özürlünün abdest alması
Sual: İdrarını tutamayan, herhangi bir yerinden kan, cerahat gelen bir kimse,
özürlü mü olur ve böyle birisi, bu hâlde iken abdest alıp namaz kılabilir mi?
Cevap: Abdesti bozan herhangi bir şey mesela kan, bir namaz vakti
devamlı gelir ve diğer namaz vaktinde de ara sıra gelirse, bu hâl özürdür. Özür
sahibinin özrü, sonraki her namaz vaktinde, bir kere, biraz akınca, özrü devam
ediyor sayılır. Bir farz namazın vaktinde hiç gelmezse, yani namaz vakti
başından sonuna kadar özürsüz geçerse, o kimse özür sahibi olmaktan kurtulur.
Abdest alırken veya namaz kılarken, özrü kesilip, sonraki ikinci vaktin sonuna
kadar hiç gelmezse, özürlü iken aldığı abdesti ve namazı iade eder. Namaz
bittikten veya teşehhüt miktarı oturduktan sonra kesilirse, namazını iade
etmez. Teyemmüm ederek namaz kıldıktan sonra, suyu gören kimse de, namazını
iade etmez. Bir ilaçla veya bağlamakla yahut namazı oturarak ima ile kılmakla,
özrü durdurmak vaciptir. Bir dirhem miktarı kan ve saire, yıkanınca, namaz
kılıncaya kadar, tekrar bulaşmayacağı zan olunursa, yıkamak vaciptir.
