Mecaz olarak, insanlar için yaratıcı demek, yaratmak kelimesini yapmak anlamında kullanmak uygun mu?
İnsan bir şey yaratamaz
CEVAP
Yaratmak Allah’a mahsustur. Mecaz olarak da insanlar için yaratıcı demek
yanlıştır. (Elektrik ampulünü Edison yarattı) diyenler oluyor. Fonograf,
megafon, elektrik ampulü gibi aletleri ilk defa bulan Edison; bunları
yaratmamış, sadece yapılmasına sebep olmuştur. Bunları yaratan, Allahü
teâlâdır. Hadis-i şerifte, (Allah, her sanatkârın ve sanatının
yaratıcısıdır) buyuruldu. (Buhari)
Demek ki, Edison’u da, elektrik ampulünü de yaratan Allahü teâlâdır. Edison’un
bunları yaratması şöyle dursun, mevcut maddeleri bir araya toplayıp, yeni
aletlerin yaratılmasına sebep olurken, elinin, ayağının, gözünün, diğer
duygularının, çeşitli hücrelerinin, kalbinin, ciğer, böbrek ve diğer
organlarının işlemesinden ve kullandığı maddelerin, aletlerin yapısından,
içlerindeki atom, proton kuvvetlerinden haberi yoktu. Böyle birine yaratıcı
denilir mi? Yaratıcı; bunların en ufağını, en incesini, hepsini bilen, hepsini
yapandır ki, bu da ancak Allahü teâlâdır. (Seâdet-i Ebediyye)
Allahü teâlâdan başka yaratıcı yoktur. Her var olanı, O yaratmıştır. Maddeleri
hareket ettirir. Yerlerini değiştirir. Bir zamandan, başka zamana götürür. Bir
halden başka hale döndürür. Akıllara hayret verecek şeyler yaratır. Bir damla
nutfeden ve görülemeyen spermatozoidden bir olgun insan yaratır. Nuh
aleyhisselam gibi bir peygamberden; asi, kâfir ve ahmak bir oğul yaratır. Ebu
Cehil gibi taş yürekli, örümcek kafalı bir kâfirden, Hazret-i İkrime gibi bir
mümin oğul yaratır. En küçük zerre olan, mikroskopta bile görülemeyen atomun
derinliğinde; çekirdeğinde, dağları deviren nükleer kuvvetler yaratır. Pancarda
şeker yaratır. Yaprakta fotosentez, özümleme kuvveti yaratır. Arıda bal yaratır.
Cansız yumurtada, canlı hayvan yaratır. Çiçeklerde güzel kokular, esanslar
yaratır. Kuru ağaçta, yapraklar, çiçekler, meyveler yaratır. Su içinde
hayvanlar, çiçekler, ağaçlar yaratır. Acı su içinde tatlı su
yaratır. Kimya reaksiyonları ve nice fizik ve kimya özelliklerini yaratır.
Toprağı bitki haline, bitkiyi hayvan haline döndürür. İnsanları, hayvanları
çürütüp toprak maddelerine, su ve gazlara döndürür. Her şeyin tersini de
yaptığı gibi, bunun da ters, geri dönen halini yaratır. Bu kâinat fabrikasında
her şeyi, hesaplı, düzenli yaratmaktadır. Gelişigüzel, yıkıcı, bozucu görünen
değişmelerin, hepsinin de çok hesaplı, çok ahenkli bağlılıklar, akıllara hayret
veren bir düzen içinde yaratıldığı, günden güne daha iyi anlaşılmaktadır.(Eshâb-ı
Kirâm)
Allahü teâlânın, hiçbir işinde ortağı yoktur. Her varlığın yaratıcısı yalnız
Odur. Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Yaratmak Allah’a mahsustur.) [Araf 54]
(Yaratıcı ancak Rabbindir.) [Hicr 86]
(Her şeyi yaratan Allah’tır.) [Zümer 62]
(Sizi de, yaptığınız işleri de yaratan Allah’tır.) [Saffat 96]
Cenab-ı Hak, tek yaratıcı kendisi olduğunu ve başka ortağının bulunmadığını
bildirirken, insana yaratıcı denmez.
Yaratan Allahü teâlâ, kesb eden kuldur
İnsanlar, mahluk olduğu gibi, bütün işleri, hareketleri de, Allahü teâlânın
mahlukudur. Çünkü Ondan başka, kimse bir şey yapamaz, yaratamaz. Kendi mahluk,
yaratılmış olan, başkasını nasıl yaratabilir? Yaratılmak damgası, kudretin az
olduğuna alamettir ve ilmin noksan olduğuna işarettir. Bilgisi, kuvveti az olan,
yaratamaz. İnsanın işinde, kendine düşen pay, kendi kesbidir. Yani o iş, kendi
kudreti ve iradesi ile olmuştur. O işi, yaratan Allahü teâlâ, kesb eden kuldur.
İnsanların ihtiyari işleri, isteyerek yaptıkları şeyler, insanın kesbi ile
Allah’ın yaratmasından meydana gelmektedir. İnsanın yaptığı işte, kendi kesbi,
ihtiyarı [seçmesi, beğenmesi] olmasa, o iş titreme şeklini alır. Kalbin
hareketi gibi olur. Halbuki, ihtiyari hareketlerin, böyle olmadığı açıktır. Her
ikisini de, Allahü teâlâ yarattığı halde, ihtiyari hareketle, titreme hareketi
arasında görülen bu fark, kesbden ileri gelmektedir.
Allahü teâlâ, kullarına merhamet ederek, onların işlerinin yaratılmasını,
onların kastlarına, arzularına tâbi kılmıştır. Kul isteyince, kulun işini
yaratmaktadır. Bunun için de, kul mesul olur. İşin sevabı ve cezası, kula olur.
Allahü teâlânın kullarına verdiği kast ve ihtiyar, işi yapıp yapmamakta
eşittir. Kullarına, emirlerini ve yasaklarını yerine getirecek kadar kudret
[enerji] ve ihtiyar vermiştir. Bir işin iyi veya kötü olduğunu da bildirmiştir.
Kul, her işinde, yapıp yapmamakta serbest olup, ikisinden birini seçecek, iş
iyi veya kötü olacak, günah veya sevap kazanacaktır.
İslam âlimleri de buyuruyor ki:
Allahü teâlâ, hayat, ilim, semi, basar, irade, kudret sıfatlarından kullarına
biraz ihsan etti; ama yalnız üç sıfatı kendine mahsustur. Bu üç sıfattan hiç
bir mahlûkuna vermedi. Bunlar, kibriya, gani olmak ve yaratmak sıfatlarıdır.
Kibriya, büyüklük, üstünlük demektir. Gani olmak, başkalarına muhtaç olmamak,
her şeyin Ona muhtaç olması demektir. (Hak Sözün Vesikaları)
Allahü teâlânın âdeti şöyledir ki; her şeyi bir sebep ile yaratmaktadır. Fakat,
sebeplerin, vasıtaların, Onun yaratmasına hiç tesirleri yoktur. Vasıtasız
maliktir. Ondan başka yaratıcı yoktur. Bütün varlıkları yoktan var etti.
İnsanların ve hayvanların hareketlerini, düşüncelerini, hastalıklarını,
şifalarını, hayırlarını, şerlerini, faydalarını, zararlarını yaratan yalnız
Odur. İnsan, kendi hareketlerini, düşüncelerini, hiçbir şeyi yaratamaz. İnsanın
düşüncelerini, hareketlerini, keşiflerini, buluşlarını hep o icat etmekte,
yaratmaktadır. Ondan başkasına yaratıcı demek, cahilce, batıl bir sözdür. (Feraid-ül-fevaid)
İngilizce’de yaratmak kelimesi
Sual: İngilizce’de yaratmak anlamındaki create kelimesini,
insanlar için kullanmak caiz midir?
CEVAP
Yaratmak, yoktan var etmek demektir. Türkçe’de bu kelime, insanlar için, başka
manada da olsa, kullanılmamalıdır. Bu kelimenin, diğer dillerdeki karşılıkları,
mesela, İngilizce’de create kelimesi de,
oluşturmak, meydana getirmek, yapmak gibi anlamlarda da, kullanılıyor.
İngilizce olarak, bu manada kullanmak, ihtiyaçtan dolayı caiz olur. Mesela,
bilgisayarda, (dosya oluşturmak) ifadesi için, (create a file) denebilir.
Bir program yazarken, create yazılmazsa, o program
çalışmıyorsa, create diye yazmanın mahzuru olmaz. Böyle
durumlarda kullanılabilir.
Marka, şirket, program ve buna benzer başka bir şeyin isminde creative geçerse,
yine bunları söylemek caiz olur. İnsanlar için, yoktan var etmek anlamında
kullanılmamalıdır.
Vücuda getirmek
Sual: İnsanlar için, vücuda getirmek ifadesini kullanmak caiz midir?
CEVAP
Yoktan var etmek, yaratmak anlamında, insanlar için kullanmak caiz olmaz.
Yalnız Allahü teâlâ için kullanılır. Mesela bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(Allahü teâlâ, insanları yarattı. Beni insanların en iyi kısmından vücuda
getirdi.) [Tirmizi]
Meydana getirmek, yapmak, oluşturmak anlamında kullanılabilir. Mesela, (İmam-ı
Buhari hazretleri, Buhari-yi şerif isimli kitabını, 16 yılda
vücuda getirmiştir) demek caizdir.
İnsan gibi robot
Sual: Türk mühendislerinin yaptıkları, insan gibi hareket edebilen,
denileni yapabilen robot, gazetelerde, internet sitelerinde harika diye övüldü.
Peki, insana benzeyen cansız bir robotun yapılması harika ise, o robotu yapan
canlı insanı yaratmak harikalar harikası olmaz mı?
CEVAP
Evet, esas harika odur. Başka biri çıkıyor, suya taş atıyor, taş batıyor. Tahta
parçası atıyor, onun yüzdüğünü görünce, (Demek ki suyun kaldırma kuvveti var)
diyor. Bu kanunu buldu diye, bu kimsenin adı kitaplara geçiyor. Basit bir buluş
değil, ama o kanunu yoktan yaratan kim? Hem bunları bulanlar da, Allah'ın
yarattığı insanlardır. Harikalar bulan insanın, kendi yaratılışındaki
harikaları görmemesi büyük gaflettir.
Robot, mevcut olan aletlerle yapılıyor. Yoktan yeni bir şey yapılmıyor. Allahü
teâlânın yarattığı maddeleri kullanarak, yine Onun koyduğu fizik, kimya
kanunlarına uyularak yapılıyor. Ağaçtan tahta, tahtadan da sandalye yapılması
gibidir.
Robot, ne kadar marifetli olsa da ruhsuzdur. İnsan, ne kadar uğraşsa da, yoktan
bir şey yapamaz, mevcut maddelerle bile ruhu olan bir şey yapamaz. Bir hücreyi
veya bir buğday tanesini bile yaratamaz. Her şeyi yaratan Allah’tır. Bir
hadis-i şerif:
(Allahü teâlâ, herkesin, her sanatkârın yaratıcısı olduğu gibi, onların
sanatlarının da yaratıcısıdır.) [Buharî]
Aynı anlamda bir âyet-i kerime meali:
(Sizi de, işlerinizi de yaratan Allah’tır.) [Saffat 96]
Demek ki, o robotları da, onları yapanları da, kullandıkları bütün malzemeleri
ve kanunları da yaratan Allahü teâlâdır. Bunu göremeyip, hâşâ sanki Allahü
teâlâya meydan okur gibi, (Biz de insan yaptık) demek ne kadar çirkindir.
Sual: Allah için kullanılan "yarattı"
kelimesini, insanlar için de kullanmak, "şunu yaratı, bunu yarattı"
demek uygun mudur?
Cevap: Allahü teâlâdan başkasına, yarattı demek, çok tehlikelidir.
Çünkü her şeyi yaratan, var eden, Allahü teâlâdır. İnsanlar için,
"yarattı" kelimesini kullanmak, çok çirkindir, Allahü teâlâya karşı
edepsizliktir ve küfre, imanın gitmesine sebep olur.
Sual: Bazı kimseler, kendi istekleri ile yaptıkları
hareketlere, işlere, "ben yarattım" diyorlar. Böyle
"yarattım" diye söylemek doğru mudur?
Cevap: Kulların istekli hareketleri, kendi iradeleri ile olmayan,
hatta haberleri bile olmadan, nice fiziksel, kimyasal ve fizyolojik olaylarla
meydana gelmektedir. Bu inceliği anlamış olan bir kimsenin, kendi isteği ile
yaptığı hareketlerine, "yarattım" demesi şöyle dursun, "ben
yaptım" demeye bile sıkılır. Allahü teâlâdan hayâ eder. Bilgisi, anlayışı
ve edebi az olan ise, her yerde her şeyi söylemekten sıkılmaz.
İnsan, işlerin yaratılmasında vasıtadır
Sual: Her şeyi yaratan cenâb-ı Hak olunca, burada insanın payı, rolü ne
olmaktadır?
Cevap: Her şeyi yaratan, terbiye eden, yetiştiren, her iyiliği
yaptıran, gönderen hep Allahü teâlâdır. Kuvvet ve kudret sahibi yalnız Odur. O
hatırlatmazsa, kimse, iyilik ve kötülük yapmayı irade, arzu edemez. Kulun
iradesinden sonra, O da istemedikçe, kuvvet ve fırsat vermedikçe, hiçbir kimse,
hiçbir kimseye, zerre kadar, iyilik ve kötülük yapamaz. Kulun istediği her
şeyi, O da irade ederse, dilerse yaratır. Yalnız Onun dilediği olur. İyilik ve
kötülük yapmayı, çeşitli sebeplerle hatırlatmaktadır. Merhamet ettiği kulları
kötülük yapmak irade edince, O irade etmez ve yaratmaz. İyilik yapmak irade ettikleri
zaman, O da irade eder ve yaratır. Böyle kullardan hep iyilik meydana gelir.
Gazap ettiği düşmanlarının kötü iradelerinin yaratılmasını, O da irade eder ve
yaratır. Bu kötü kullar, iyilik yapmak irade etmedikleri için, bunlardan hep
fenalık hasıl olur.
Demek oluyor ki, insanlar, bir alet, bir vasıtadır. Katibin
elindeki kalem gibidir. Şu kadar var ki, kendilerine ihsan edilmiş olan İrâde-i
cüz'iyelerini kullanarak, iyilik yaratılmasını isteyen, sevap, kötülük
yaratılmasını isteyen, günah kazanır. Allahü teâlâ, insanların istekli işlerini
onların iradeleri ile yaratmasını ezelde dilemiştir. İşlerin insan iradesi ile
yaratılması, ezeldeki ilahi irade ile yaratılması demektir.