Şeyhaynın üstünlüğü
Şeyhaynın üstünlüğü
[Hazret-i Ebu Bekir ve Hazret-i Ömer’in üstünlüğü]
İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Ehl-i sünnet âlimleri, söz birliği ile, Şeyhaynı üstün tutmak ve iki damadı sevmek lazımdır demektedir. Yani, Hazret-i Ebu Bekir ile Hazret-i Ömer, Eshab-ı kiramın hepsinden daha yüksektir ve Hazret-i Osman ile Hazret-i Ali’yi sevmek lazımdır. Hazret-i Ebu Bekir ile Hazret-i Ömer’in üstün olduğunu Eshab-ı kiramın hepsi söz birliği ile bildirmiştir. Bu söz birliğini de, Tabiin-i izamın hepsi haber vermiştir. Böyle söz birliği olduğunu, bize din imamlarımızın büyükleri, mesela imam-ı Şafii bildirmektedir.
İtikaddaki iki imamımızdan biri olan Ebül Hasan-i Eşari hazretleri, Ebu Bekir ile Ömer, bu ümmetin en yükseğidir buyurdu. Hazret-i Ali’nin, halife iken, idare ve kuvveti elinde iken, büyük bir cemaate karşı Ebu Bekir ile Ömer, bu ümmetin en üstünüdür buyurduğunu, imam-ı Zehebi yazmaktadır ve bu üstünlüğün tevatür yolu ile bizlere geldiğini bildirmektedir.
Hazret-i Ali, Peygamberimizden sonra, insanların en üstünü Ebu Bekir’dir. Ondan sonra Ömer’dir buyurunca, orada bulunan oğlu Muhammed bin Hanefiyye (Ömer’den sonra üstün olan sensin!) dedi. Hazret-i Ali’nin Ben ancak Müslümanlardan biriyim dediğini, imam-ı Buhari haber vermektedir. Ebu Bekir ile Ömer’in en üstün olduklarını haber veren güvenilir, sağlam kimseler o kadar çoktur ki, tevatür halini almış, inanmak zaruri olmuştur. Buna inanmayan, ya cahil veya mutaassıp bir inatçıdır.
Şii âlimlerinin büyüklerinden olan Abdürrezzak bin Ali Lahici diyor ki:
(İmam-ı Ali, Ebu Bekir ile Ömer’in, kendisinden daha yüksek olduğunu söylediği için, ben de onun gibi söylerim. İkisinin de daha yüksek olduklarına inanırım. Eğer Hazret-i Ali, onların daha yüksek olduğunu söylemeseydi, ben de söylemezdim. Hazret-i Ali’yi sevdiğim için, onun gibi söylerim. Onu çok sevdiğim halde, onun gibi söylemez isem, günah işlemiş olurum) demiştir.
Resulullahın iki damadının, [Hazret-i Osman ile Hazret-i Ali’nin] halife oldukları zamanda fitneler çıktığı için, insanların kalbinde kırıklık, soğukluk hasıl olmuştu. Bunun için, Ehl-i sünnet âlimleri, iki damadı sevmek lazım geldiğini bildirmişler, böylece, cahillerin, Resulullahın arkadaşlarına dil uzatmasını önlemişlerdir. (Mektubat c.2, m.36)
Hazret-i Ebu Bekir ile Hazret-i Ömer’i birlikte bildiren hadis-i şeriflerden birkaçı şöyledir:
(Cennete ilk girecek olan Ebu Bekir ve Ömer’dir.) [Deylemi, İbni Neccar]
(Cennette yüksek derecedekileri, aşağıdakiler sizin ufuktaki yıldızları gördüğünüz gibi görürler. Ebu Bekir ve Ömer de o yüksek derecede olanlardandır.) [Tirmizi, İbni Mace]
(Üstüne binilen inek, ben bunun için yaratılmadım, çift sürmek için yaratıldım dedi. [Şaşıran olunca] Peygamber efendimiz, (Ben, Ebu Bekir ve Ömer buna inanırız) buyurdu. Bir kurt, çobanın olmadığı gün kurt gelirse, koyunları kim kurtaracak? dedi. [Buna da hayret eden olunca] Resulullah, (Ben, Ebu Bekir ve Ömer buna inanırız) buyurdu. [Her ikisi de orada yoktu. Resulullah, onların iman ve ihlaslarına şahitlik ediyor, kefil oluyor.] (Buhari, Müslim, Tirmizi)
(Peygamberlerden sonra, Cennet ehlinin en üstünü Ebu Bekir ile Ömer’dir.) [Tirmizi, İbni Mace].
(Benden sonra Ebu Bekir ve Ömer’e tâbi olun.) [Tirmizi, İbni Mace, Hakim, Beyheki, ibni Adiy]
(Ebu Bekir ile Ömer’i sizin önünüze ben geçirmedim. Onları, Allahü teâlâ, hepinizin önüne geçirdi.) [Ebu Ya’la, Neccar]
(Ya Rabbi Ebu Bekir’e ve Ömer’e rahmet et. Onlar Seni de Resulünü de sever.) [İ. Asakir]
(Hazret-i İsa’nın havarileri gibi, insanlara farzları ve sünnetleri öğretmek üzere Eshabımdan bazılarını göndermek istiyorum."Neden Ebu Bekir ve Ömer'i göndermiyorsun?" denildiğinde, buyurdu ki: Onlar dinde benim göz ve kulağım gibidir. Ben onlarsız edemem.) [Hakim, Hatib]
(Allahü teâlâya hamd olsun ki, beni, Ebu Bekir ve Ömer ile kuvvetlendirdi.) [Hakim]
(Her şeyin bir kanadı vardır, bu ümmetin kolu kanadı da Ebu Bekir ve Ömer’dir.) [Hatib]
(Allah beni ikisi gökte ikisi yerde olmak üzere dört yardımcı ile destekledi. Gökte olanlar Cebrail ve Mikail; yerde olanlar da Ebu Bekir ve Ömer'dir.) [Taberani]
(Her Peygamberin has arkadaşları vardır. Benim has arkadaşlarım Ebu Bekir ile Ömer’dir.) [Taberani]
(Benden sonra ümmetimin en hayırlısı Ebu Bekir ve Ömer’dir.) [İ.Asakir]
(Ben, Ebu Bekir, Ömer, Osman da vefat edince, ölmeye gücün yeterse öl.) [Ebu Nuaym]
(Ya Eba Bekir, meleklerden Mikail gibisin, o rahmetle iner. Enbiyadan ise İbrahim gibisin, o inkârcı kavmine, “Bana uyan bendendir, isyan edene ise Allah gafur rahimdir” dedi. Ya Ömer, sen de meleklerden Cibril gibisin, o, kâfirlere şiddetle iner. Enbiyadan da Nuh gibisin, o "Ya Rabbi, yer yüzünde hiç kâfir bırakma" dedi.) [Taberani, Ebu Nuaym, İ.Asakir]
(Ya Ali, müşrik olan bazı kimseler sana aşırı bağlılık gösterecek, sende olmayan şeyleri, sana söyleyecekler ve Ebu Bekir ile Ömer’i kötüleyecekler. Allah onlara lanet etsin.) [Dare Kutni]
(Ebu Bekir ve Ömer’e buğz etmek küfürdür.) [İ. Neccar]
(Ebu Bekir ve Ömer’i kötüleyen bana ve İslam’a kastetmiş demektir.) [Ebu Nuaym]
(Ebu Bekir ve Ömer’i sevmek, iman, bunlara düşmanlık küfürdür.)[İ. Adiy, İmam-ı Münavi, İ. Neccar]
(Ensara, Ehl-i beyte, Ebu Bekir ve Ömer’e ancak münafık buğzeder.) [İ. Asakir]
Hazret-i Ebu Bekir ile Hazret-i Ömer’e sövmek küfürdür. (Hulasa-tül-fetava, Mirat-ı Kâinat )
Şeyhayna bütün insanlar minnettardır
Büyük İslam âlimi şah Veliyyullah-ı Dehlevi hazretleri buyuruyor ki:
Şeyhayn, yani Hazret-i Ebu Bekir ve Hazret-i Ömer, Eshab-ı kiramın en üstünleridir. Şeyhaynın üstünlüğü, hem akıl ile, hem de nakil yolu ile meydanda olan bir gerçektir.
Resulullah, son hastalığında kendi yerine Hazret-i Ebu Bekir’i imam yaptı. Başkasının imam olmasını açıkça red eyledi. Eshabın büyüklerinden Hazret-i Ömer ile Hazret-i Ali, Hazret-i Ebu Bekir’in halife olacağını buradan da anladılar. Eshab-ı kiramdan hiçbiri, buna karşı olmadı. Buhari’de diyor ki:
Resulullahın emri ile, Ebu Bekri Sıddık, Eshab-ı kirama sabah namazı kıldırıyordu. Resulullah, ansızın oda kapısının perdesini aralayıp, Eshabını namazda görünce tebessüm eyledi. Ebu Bekri Sıddık Resulullahı namaz kıldırmaya geliyor sanarak geri çekildi. Eshab-ı kiram da, anlayarak sevindiler. Mübarek eli ile işaret ederek, (Namazınızı tamamlayın!) buyurdu. Perdeyi indirdi. O gün vefat etti. Hadis âlimleri, sözbirliği ile bildiriyorlar ki, bir kadın, Resulullahtan bir şey sordu. (Sonra gel, sor!) buyurdu. Ya Resulallah! Gelince, seni bulamazsam ne yaparım deyince, (Gelince beni bulamazsan, Ebu Bekir’e sor!) buyurdu.
Nizal bin Sebre diyor ki:
Hazret-i Ali’ye, neşeli bir zamanında, kimleri arkadaş edindin dedim. (Resulullahın Eshabının hepsi benim arkadaşlarımdır) buyurdu. Ebu Bekir için ne dersin dedim. (O, öyle bir insandır ki, Allahü teâlâ, Cebrail aleyhisselam vasıtası ile ve Peygamberi Muhammed aleyhisselam vasıtası ile ona (Sıddık) ismini vermiştir) dedi.
Said bin Müseyyeb diyor ki:
(Ebu Bekri Sıddık Resulullahın veziri idi. Resulullah, bütün işlerinde onun ile meşveret ederdi. İslam’da Resulullahın ikincisi idi. Mağarada Resulullahın ikincisi idi. Bedir gazasında çardak altında Resulullahın ikincisi idi. Kabirde de Resulullahın ikincisi oldu. Resulullah, hiç kimseyi onun önüne geçirmez idi.)
Abdurrahman bin Ganem’in bildirdiği hadis-i şerifte, Resulullah, Hazret-i Ebu Bekir’e ve Hazret-i Ömer’e dedi ki: (İkinizin söz birliği ettiğiniz hiçbir işte sizden ayrılmam.)
Tirmizi’de yazılı hadis-i şerifte, imam-ı Zeynel Abidin Ali, babası Hazret-i Hüseyin’den, o da babası Hazret-i Ali’den haber veriyor:
Resulullah ile birlikte oturuyordum. Ebu Bekir ile Ömer geldiler. (Bu ikisi, Peygamberlerden başka, Cennette olanların en üstünleridir) buyurdu.
Tirmizi’de Enes bin Malik diyor ki:
Eshab-ı kiram otururlarken, Resulullah da gelip aralarında otururdu. Ayağa kalkmalarına izin vermezdi. Hiçbiri Resulullahın yüzüne bakamazdı. Yalnız Ebu Bekir ve Ömer bakarlardı. Resulullah da onlara bakar, karşılıklı gülüşürlerdi.
Hazret-i Ebu Bekir’in ve Hazret-i Ömer’in üstünlüklerini ve Cennetlik olduklarını bildiren bunlar gibi daha nice hadis-i şerifler vardır. Eshab-ı kiramın ve Muhacirlerin ve Bedir, Uhud, Biat-ür-rıdvan ve diğer gazalarda bulunanların üstünlüklerini bildiren yüzlerce hadis-i şerif, bu iki Halifeyi de, meth ve sena etmektedir.
Bu ümmetin en üstünü Hazret-i Ebu Bekir ve ondan sonra Hazret-i Ömer olduğunu, Eshab-ı kiram ve Tabiin-i izam sözbirliği ile bildirmişlerdir. Hazret-i Ebu Bekir halife seçildikten sonra, Eshab-ı kiramdan hiçbiri buna karşı bir şey söylemedi. Hazret-i Ebu Bekir, kendisinden sonra Hazret-i Ömer’in halife olmasını vasiyet ettiği zaman, Eshab-ı kiramdan hiçbiri buna karşı bir şey söylemedi.
Hazret-i Ali halife iken çeşitli yerlerde, Şeyhaynın kendinden üstün olduklarını çok söylerdi. Bu sözüne karşı şüpheye düşenleri azarlardı. Eshab-ı kiramın büyükleri bunu işitirlerdi. Hiçbiri karşı gelmezdi.
Hazret-i Ali, (Allahü teâlâ Ebu Bekir’e rahmet eylesin. Kur’an-ı kerimi o topladı. Resulullah hicret ederken, o hizmet eyledi. Ömer mescidlerimizi aydınlattığı gibi, Allahü teâlâ, Ömer’in kabrini nur ile aydınlatsın) diye dua etti.
Salim bin Ebil-Cad diyor ki:
Necran’da kırkbin kişi barınıyordu. Hazret-i Ömer onları oradan çıkardı. Hazret-i Ali’ye gelip, şefaat etmesini yalvardılar. Bunları kovdu. (Ömer’in her işi doğrudur) dedi. Hazret-i Ali, Hazret-i Ömer’i kötüleyici olsaydı, Necranlılara karşılık olarak söylerdi. Halbuki söylemedi. Onu övdü.
Arabı, Acemi hidayete getiren, Şeyhayndır. Arab ve Acem de, bütün insanların hidayete kavuşmasına, medeniyete ermelerine vasıta oldu. Bunu kimse inkâr edemez. Şeyhayna bütün insanlar minnettardır. Bunu anlayamamak, güneşi görememeye benzer.
Ehl-i sünnet âlimleri, Şeyhaynın üstün olduğunu, iki damadı da sevmek lazım olduğunu bildirdi.
Kur’an-ı kerim ve hadis-i şerifleri toplayan, ortaya koyan, Şeyhayndır. (Kurret-ül ayneyn fi-taftil-iş-şeyhayn)
Âl-i İmran suresinin (İşlerinde onlara danış) mealindeki 159. âyeti, Hazret-i Ebu Bekir ve Hazret-i Ömer ile müşavere etmek için geldi.
Resulullah, sağ yanında Hazret-i Ebu Bekir, sol yanında Hazret-i Ömer ile mescide girerken buyurdu ki: (Kıyamet günü, üçümüz böyle geliriz.) [Tirmizi, Hakim]
İmam-ı Muhammed Parisa hazretleri buyuruyor ki:
Hazret-i Ali buyurdu ki: Beni, Ebu Bekir ve Ömer ve Osman’dan üstün tutan münafıktır. (Faslülhitab)
Bir bakımdan üstünlük
Sual: İmam-ı Rabbani, (Hazret-i Osman, vilayet ve nübüvvet yüklerini taşıdığı için zinnureyn [iki nur sahibi] denir. Hazret-i Ebu Bekir ile Hazret-i Ömer nübüvvet, Hazret-i Ali vilayet yükünü taşımaktadır) diyor. Bu ifadeye göre, Hazret-i Osman’ın ilk iki halifeden üstün olduğunu göstermiyor mu?
CEVAP
Hayır, üstün olduğunu göstermez. İmamı Rabbani hazretleri (Bir bakımdan üstünlük her bakımdan üstünlük değil) buyurmuştur. Birkaç örnek verelim:
Hazret-i Alinin akraba olmak şerefi büyük bir üstünlüktür. Fakat bu şeref, (Fadli külli) yani her bakımdan üstün olmayı göstermez. Bunun gibi, Hazret-i Ali için, (Sen bendensin, ben de sendenim) gibi hadis-i şerifler, akrabalık şerefini göstermektedir. Çünkü, Hazret-i Abbas için ve Ebu Lehebin kızı Dürre için de böyle buyurulmuştur. Böyle sözler, (Fadl-ı cüzi)yi, yani bir bakımdan üstünlüğü gösterir. Her bakımdan üstünlüğü göstermez. (Hamamda bir aslan gördüm) demek gibidir. Hamamda aslan gibi kuvvetli bir insan görmüş olduğunu bildirmektedir. Yoksa dişleri, pençesi ve yelesi aslanınkiler gibi demek değildir. (Kurret-ül ayneyn)
Hazret-i Ali, her ne kadar, Hazret-i Ebu Bekir’den başka, herkesten önce Müslüman oldu ise de, o zaman, çocuk olduğu, malsız olduğu için, Resulullahın evinde ve hizmetinde olduğu için, onun önce iman etmesi, başkalarının iman etmesine, ibret almalarına ve kâfirlerin bozguna uğramasına sebep olmadı. Halbuki diğer üç halifenin imana gelmeleri, İslamı kuvvetlendirdi. İmam-ı Ali ve çocukları, Resulullahın en yakın akrabası ve Resulullahın mübarek kanından oldukları için, Sıddık-i ekberden ve Faruk-ı azamdan daha üstün denilebilir ise de, bu üstünlükleri, her bakımdan üstünlük demek değildir. Her bakımdan, o büyüklerin önünde olmalarını sağlamaz. Hızır aleyhisselamın, Musa aleyhisselama birkaç şey öğretmesine benzer. [Kan bakımından daha yakın olan, daha üstün olsaydı, Hazret-i Abbas, Hazret-i Aliden daha üstün olurdu. Kan bakımından çok yakın olan Ebu Leheb’de ise, hiç bir şeref ve hiç bir üstünlük yoktur.] Kan bakımından yakın olduğu için, Hazret-i Fatıma, Hazret-i Hadice ile Hazret-i Aişe’den daha üstündür; fakat, bir bakımdan üstünlük, her bakımdan üstün olmasını göstermez. Hadis-i şeriflerden anlaşıldığına göre, bu üçü ile birlikte, Hazret-i Meryem ve Hazret-i Asiye, dünya kadınlarının en üstünüdür. (Fatıma, Cennet hatunlarının üstünüdür. Hasan ve Hüseyin de, Cennet gençlerinin yüksekleridir) hadis-i şerifi, bir bakımdan üstünlüğü gösterir. (H.L.O.İman)
Büyük bir padişah, şerefli bir sultan, emrindeki bir valisine gider, vali yardımı ile, o vilayetin güzel yerlerini gezer ve kıymetli yerleri görürse, buna şaşılır mı ve vali, sultandan daha yüksek sanılır mı? Olsa olsa, burada ufak bir şeyde üstünlük düşünülebilir ki, hiç kıymeti yoktur. Çünkü, her çöpçü ve işçi, kendi işinin inceliğinde, büyük bir âlimden ve başarılı bir fen adamından üstündür. Fakat, bu üstünlüğün kıymeti yoktur. Kıymetli olan üstünlük her bakımdan üstün olmaktır. Âlim ve fen adamı, bunun için yüksektir. (m.220)
İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Ehl-i sünnet âlimleri, söz birliği ile, Şeyhaynı üstün tutmak ve iki damadı sevmek lazımdır demektedir. Yani, Hazret-i Ebu Bekir ile Hazret-i Ömer, Eshab-ı kiramın hepsinden daha yüksektir ve Hazret-i Osman ile Hazret-i Ali’yi sevmek lazımdır. Hazret-i Ebu Bekir ile Hazret-i Ömer’in üstün olduğunu Eshab-ı kiramın hepsi söz birliği ile bildirmiştir. Bu söz birliğini de, Tabiin-i izamın hepsi haber vermiştir. Böyle söz birliği olduğunu, bize din imamlarımızın büyükleri, mesela imam-ı Şafii bildirmektedir.
İtikaddaki iki imamımızdan biri olan Ebül Hasan-i Eşari hazretleri, Ebu Bekir ile Ömer, bu ümmetin en yükseğidir buyurdu. Hazret-i Ali’nin, halife iken, idare ve kuvveti elinde iken, büyük bir cemaate karşı Ebu Bekir ile Ömer, bu ümmetin en üstünüdür buyurduğunu, imam-ı Zehebi yazmaktadır ve bu üstünlüğün tevatür yolu ile bizlere geldiğini bildirmektedir.
Hazret-i Ali, Peygamberimizden sonra, insanların en üstünü Ebu Bekir’dir. Ondan sonra Ömer’dir buyurunca, orada bulunan oğlu Muhammed bin Hanefiyye (Ömer’den sonra üstün olan sensin!) dedi. Hazret-i Ali’nin Ben ancak Müslümanlardan biriyim dediğini, imam-ı Buhari haber vermektedir. Ebu Bekir ile Ömer’in en üstün olduklarını haber veren güvenilir, sağlam kimseler o kadar çoktur ki, tevatür halini almış, inanmak zaruri olmuştur. Buna inanmayan, ya cahil veya mutaassıp bir inatçıdır.
Şii âlimlerinin büyüklerinden olan Abdürrezzak bin Ali Lahici diyor ki:
(İmam-ı Ali, Ebu Bekir ile Ömer’in, kendisinden daha yüksek olduğunu söylediği için, ben de onun gibi söylerim. İkisinin de daha yüksek olduklarına inanırım. Eğer Hazret-i Ali, onların daha yüksek olduğunu söylemeseydi, ben de söylemezdim. Hazret-i Ali’yi sevdiğim için, onun gibi söylerim. Onu çok sevdiğim halde, onun gibi söylemez isem, günah işlemiş olurum) demiştir.
Resulullahın iki damadının, [Hazret-i Osman ile Hazret-i Ali’nin] halife oldukları zamanda fitneler çıktığı için, insanların kalbinde kırıklık, soğukluk hasıl olmuştu. Bunun için, Ehl-i sünnet âlimleri, iki damadı sevmek lazım geldiğini bildirmişler, böylece, cahillerin, Resulullahın arkadaşlarına dil uzatmasını önlemişlerdir. (Mektubat c.2, m.36)
Hazret-i Ebu Bekir ile Hazret-i Ömer’i birlikte bildiren hadis-i şeriflerden birkaçı şöyledir:
(Cennete ilk girecek olan Ebu Bekir ve Ömer’dir.) [Deylemi, İbni Neccar]
(Cennette yüksek derecedekileri, aşağıdakiler sizin ufuktaki yıldızları gördüğünüz gibi görürler. Ebu Bekir ve Ömer de o yüksek derecede olanlardandır.) [Tirmizi, İbni Mace]
(Üstüne binilen inek, ben bunun için yaratılmadım, çift sürmek için yaratıldım dedi. [Şaşıran olunca] Peygamber efendimiz, (Ben, Ebu Bekir ve Ömer buna inanırız) buyurdu. Bir kurt, çobanın olmadığı gün kurt gelirse, koyunları kim kurtaracak? dedi. [Buna da hayret eden olunca] Resulullah, (Ben, Ebu Bekir ve Ömer buna inanırız) buyurdu. [Her ikisi de orada yoktu. Resulullah, onların iman ve ihlaslarına şahitlik ediyor, kefil oluyor.] (Buhari, Müslim, Tirmizi)
(Peygamberlerden sonra, Cennet ehlinin en üstünü Ebu Bekir ile Ömer’dir.) [Tirmizi, İbni Mace].
(Benden sonra Ebu Bekir ve Ömer’e tâbi olun.) [Tirmizi, İbni Mace, Hakim, Beyheki, ibni Adiy]
(Ebu Bekir ile Ömer’i sizin önünüze ben geçirmedim. Onları, Allahü teâlâ, hepinizin önüne geçirdi.) [Ebu Ya’la, Neccar]
(Ya Rabbi Ebu Bekir’e ve Ömer’e rahmet et. Onlar Seni de Resulünü de sever.) [İ. Asakir]
(Hazret-i İsa’nın havarileri gibi, insanlara farzları ve sünnetleri öğretmek üzere Eshabımdan bazılarını göndermek istiyorum."Neden Ebu Bekir ve Ömer'i göndermiyorsun?" denildiğinde, buyurdu ki: Onlar dinde benim göz ve kulağım gibidir. Ben onlarsız edemem.) [Hakim, Hatib]
(Allahü teâlâya hamd olsun ki, beni, Ebu Bekir ve Ömer ile kuvvetlendirdi.) [Hakim]
(Her şeyin bir kanadı vardır, bu ümmetin kolu kanadı da Ebu Bekir ve Ömer’dir.) [Hatib]
(Allah beni ikisi gökte ikisi yerde olmak üzere dört yardımcı ile destekledi. Gökte olanlar Cebrail ve Mikail; yerde olanlar da Ebu Bekir ve Ömer'dir.) [Taberani]
(Her Peygamberin has arkadaşları vardır. Benim has arkadaşlarım Ebu Bekir ile Ömer’dir.) [Taberani]
(Benden sonra ümmetimin en hayırlısı Ebu Bekir ve Ömer’dir.) [İ.Asakir]
(Ben, Ebu Bekir, Ömer, Osman da vefat edince, ölmeye gücün yeterse öl.) [Ebu Nuaym]
(Ya Eba Bekir, meleklerden Mikail gibisin, o rahmetle iner. Enbiyadan ise İbrahim gibisin, o inkârcı kavmine, “Bana uyan bendendir, isyan edene ise Allah gafur rahimdir” dedi. Ya Ömer, sen de meleklerden Cibril gibisin, o, kâfirlere şiddetle iner. Enbiyadan da Nuh gibisin, o "Ya Rabbi, yer yüzünde hiç kâfir bırakma" dedi.) [Taberani, Ebu Nuaym, İ.Asakir]
(Ya Ali, müşrik olan bazı kimseler sana aşırı bağlılık gösterecek, sende olmayan şeyleri, sana söyleyecekler ve Ebu Bekir ile Ömer’i kötüleyecekler. Allah onlara lanet etsin.) [Dare Kutni]
(Ebu Bekir ve Ömer’e buğz etmek küfürdür.) [İ. Neccar]
(Ebu Bekir ve Ömer’i kötüleyen bana ve İslam’a kastetmiş demektir.) [Ebu Nuaym]
(Ebu Bekir ve Ömer’i sevmek, iman, bunlara düşmanlık küfürdür.)[İ. Adiy, İmam-ı Münavi, İ. Neccar]
(Ensara, Ehl-i beyte, Ebu Bekir ve Ömer’e ancak münafık buğzeder.) [İ. Asakir]
Hazret-i Ebu Bekir ile Hazret-i Ömer’e sövmek küfürdür. (Hulasa-tül-fetava, Mirat-ı Kâinat )
Şeyhayna bütün insanlar minnettardır
Büyük İslam âlimi şah Veliyyullah-ı Dehlevi hazretleri buyuruyor ki:
Şeyhayn, yani Hazret-i Ebu Bekir ve Hazret-i Ömer, Eshab-ı kiramın en üstünleridir. Şeyhaynın üstünlüğü, hem akıl ile, hem de nakil yolu ile meydanda olan bir gerçektir.
Resulullah, son hastalığında kendi yerine Hazret-i Ebu Bekir’i imam yaptı. Başkasının imam olmasını açıkça red eyledi. Eshabın büyüklerinden Hazret-i Ömer ile Hazret-i Ali, Hazret-i Ebu Bekir’in halife olacağını buradan da anladılar. Eshab-ı kiramdan hiçbiri, buna karşı olmadı. Buhari’de diyor ki:
Resulullahın emri ile, Ebu Bekri Sıddık, Eshab-ı kirama sabah namazı kıldırıyordu. Resulullah, ansızın oda kapısının perdesini aralayıp, Eshabını namazda görünce tebessüm eyledi. Ebu Bekri Sıddık Resulullahı namaz kıldırmaya geliyor sanarak geri çekildi. Eshab-ı kiram da, anlayarak sevindiler. Mübarek eli ile işaret ederek, (Namazınızı tamamlayın!) buyurdu. Perdeyi indirdi. O gün vefat etti. Hadis âlimleri, sözbirliği ile bildiriyorlar ki, bir kadın, Resulullahtan bir şey sordu. (Sonra gel, sor!) buyurdu. Ya Resulallah! Gelince, seni bulamazsam ne yaparım deyince, (Gelince beni bulamazsan, Ebu Bekir’e sor!) buyurdu.
Nizal bin Sebre diyor ki:
Hazret-i Ali’ye, neşeli bir zamanında, kimleri arkadaş edindin dedim. (Resulullahın Eshabının hepsi benim arkadaşlarımdır) buyurdu. Ebu Bekir için ne dersin dedim. (O, öyle bir insandır ki, Allahü teâlâ, Cebrail aleyhisselam vasıtası ile ve Peygamberi Muhammed aleyhisselam vasıtası ile ona (Sıddık) ismini vermiştir) dedi.
Said bin Müseyyeb diyor ki:
(Ebu Bekri Sıddık Resulullahın veziri idi. Resulullah, bütün işlerinde onun ile meşveret ederdi. İslam’da Resulullahın ikincisi idi. Mağarada Resulullahın ikincisi idi. Bedir gazasında çardak altında Resulullahın ikincisi idi. Kabirde de Resulullahın ikincisi oldu. Resulullah, hiç kimseyi onun önüne geçirmez idi.)
Abdurrahman bin Ganem’in bildirdiği hadis-i şerifte, Resulullah, Hazret-i Ebu Bekir’e ve Hazret-i Ömer’e dedi ki: (İkinizin söz birliği ettiğiniz hiçbir işte sizden ayrılmam.)
Tirmizi’de yazılı hadis-i şerifte, imam-ı Zeynel Abidin Ali, babası Hazret-i Hüseyin’den, o da babası Hazret-i Ali’den haber veriyor:
Resulullah ile birlikte oturuyordum. Ebu Bekir ile Ömer geldiler. (Bu ikisi, Peygamberlerden başka, Cennette olanların en üstünleridir) buyurdu.
Tirmizi’de Enes bin Malik diyor ki:
Eshab-ı kiram otururlarken, Resulullah da gelip aralarında otururdu. Ayağa kalkmalarına izin vermezdi. Hiçbiri Resulullahın yüzüne bakamazdı. Yalnız Ebu Bekir ve Ömer bakarlardı. Resulullah da onlara bakar, karşılıklı gülüşürlerdi.
Hazret-i Ebu Bekir’in ve Hazret-i Ömer’in üstünlüklerini ve Cennetlik olduklarını bildiren bunlar gibi daha nice hadis-i şerifler vardır. Eshab-ı kiramın ve Muhacirlerin ve Bedir, Uhud, Biat-ür-rıdvan ve diğer gazalarda bulunanların üstünlüklerini bildiren yüzlerce hadis-i şerif, bu iki Halifeyi de, meth ve sena etmektedir.
Bu ümmetin en üstünü Hazret-i Ebu Bekir ve ondan sonra Hazret-i Ömer olduğunu, Eshab-ı kiram ve Tabiin-i izam sözbirliği ile bildirmişlerdir. Hazret-i Ebu Bekir halife seçildikten sonra, Eshab-ı kiramdan hiçbiri buna karşı bir şey söylemedi. Hazret-i Ebu Bekir, kendisinden sonra Hazret-i Ömer’in halife olmasını vasiyet ettiği zaman, Eshab-ı kiramdan hiçbiri buna karşı bir şey söylemedi.
Hazret-i Ali halife iken çeşitli yerlerde, Şeyhaynın kendinden üstün olduklarını çok söylerdi. Bu sözüne karşı şüpheye düşenleri azarlardı. Eshab-ı kiramın büyükleri bunu işitirlerdi. Hiçbiri karşı gelmezdi.
Hazret-i Ali, (Allahü teâlâ Ebu Bekir’e rahmet eylesin. Kur’an-ı kerimi o topladı. Resulullah hicret ederken, o hizmet eyledi. Ömer mescidlerimizi aydınlattığı gibi, Allahü teâlâ, Ömer’in kabrini nur ile aydınlatsın) diye dua etti.
Salim bin Ebil-Cad diyor ki:
Necran’da kırkbin kişi barınıyordu. Hazret-i Ömer onları oradan çıkardı. Hazret-i Ali’ye gelip, şefaat etmesini yalvardılar. Bunları kovdu. (Ömer’in her işi doğrudur) dedi. Hazret-i Ali, Hazret-i Ömer’i kötüleyici olsaydı, Necranlılara karşılık olarak söylerdi. Halbuki söylemedi. Onu övdü.
Arabı, Acemi hidayete getiren, Şeyhayndır. Arab ve Acem de, bütün insanların hidayete kavuşmasına, medeniyete ermelerine vasıta oldu. Bunu kimse inkâr edemez. Şeyhayna bütün insanlar minnettardır. Bunu anlayamamak, güneşi görememeye benzer.
Ehl-i sünnet âlimleri, Şeyhaynın üstün olduğunu, iki damadı da sevmek lazım olduğunu bildirdi.
Kur’an-ı kerim ve hadis-i şerifleri toplayan, ortaya koyan, Şeyhayndır. (Kurret-ül ayneyn fi-taftil-iş-şeyhayn)
Âl-i İmran suresinin (İşlerinde onlara danış) mealindeki 159. âyeti, Hazret-i Ebu Bekir ve Hazret-i Ömer ile müşavere etmek için geldi.
Resulullah, sağ yanında Hazret-i Ebu Bekir, sol yanında Hazret-i Ömer ile mescide girerken buyurdu ki: (Kıyamet günü, üçümüz böyle geliriz.) [Tirmizi, Hakim]
İmam-ı Muhammed Parisa hazretleri buyuruyor ki:
Hazret-i Ali buyurdu ki: Beni, Ebu Bekir ve Ömer ve Osman’dan üstün tutan münafıktır. (Faslülhitab)
Bir bakımdan üstünlük
Sual: İmam-ı Rabbani, (Hazret-i Osman, vilayet ve nübüvvet yüklerini taşıdığı için zinnureyn [iki nur sahibi] denir. Hazret-i Ebu Bekir ile Hazret-i Ömer nübüvvet, Hazret-i Ali vilayet yükünü taşımaktadır) diyor. Bu ifadeye göre, Hazret-i Osman’ın ilk iki halifeden üstün olduğunu göstermiyor mu?
CEVAP
Hayır, üstün olduğunu göstermez. İmamı Rabbani hazretleri (Bir bakımdan üstünlük her bakımdan üstünlük değil) buyurmuştur. Birkaç örnek verelim:
Hazret-i Alinin akraba olmak şerefi büyük bir üstünlüktür. Fakat bu şeref, (Fadli külli) yani her bakımdan üstün olmayı göstermez. Bunun gibi, Hazret-i Ali için, (Sen bendensin, ben de sendenim) gibi hadis-i şerifler, akrabalık şerefini göstermektedir. Çünkü, Hazret-i Abbas için ve Ebu Lehebin kızı Dürre için de böyle buyurulmuştur. Böyle sözler, (Fadl-ı cüzi)yi, yani bir bakımdan üstünlüğü gösterir. Her bakımdan üstünlüğü göstermez. (Hamamda bir aslan gördüm) demek gibidir. Hamamda aslan gibi kuvvetli bir insan görmüş olduğunu bildirmektedir. Yoksa dişleri, pençesi ve yelesi aslanınkiler gibi demek değildir. (Kurret-ül ayneyn)
Hazret-i Ali, her ne kadar, Hazret-i Ebu Bekir’den başka, herkesten önce Müslüman oldu ise de, o zaman, çocuk olduğu, malsız olduğu için, Resulullahın evinde ve hizmetinde olduğu için, onun önce iman etmesi, başkalarının iman etmesine, ibret almalarına ve kâfirlerin bozguna uğramasına sebep olmadı. Halbuki diğer üç halifenin imana gelmeleri, İslamı kuvvetlendirdi. İmam-ı Ali ve çocukları, Resulullahın en yakın akrabası ve Resulullahın mübarek kanından oldukları için, Sıddık-i ekberden ve Faruk-ı azamdan daha üstün denilebilir ise de, bu üstünlükleri, her bakımdan üstünlük demek değildir. Her bakımdan, o büyüklerin önünde olmalarını sağlamaz. Hızır aleyhisselamın, Musa aleyhisselama birkaç şey öğretmesine benzer. [Kan bakımından daha yakın olan, daha üstün olsaydı, Hazret-i Abbas, Hazret-i Aliden daha üstün olurdu. Kan bakımından çok yakın olan Ebu Leheb’de ise, hiç bir şeref ve hiç bir üstünlük yoktur.] Kan bakımından yakın olduğu için, Hazret-i Fatıma, Hazret-i Hadice ile Hazret-i Aişe’den daha üstündür; fakat, bir bakımdan üstünlük, her bakımdan üstün olmasını göstermez. Hadis-i şeriflerden anlaşıldığına göre, bu üçü ile birlikte, Hazret-i Meryem ve Hazret-i Asiye, dünya kadınlarının en üstünüdür. (Fatıma, Cennet hatunlarının üstünüdür. Hasan ve Hüseyin de, Cennet gençlerinin yüksekleridir) hadis-i şerifi, bir bakımdan üstünlüğü gösterir. (H.L.O.İman)
Büyük bir padişah, şerefli bir sultan, emrindeki bir valisine gider, vali yardımı ile, o vilayetin güzel yerlerini gezer ve kıymetli yerleri görürse, buna şaşılır mı ve vali, sultandan daha yüksek sanılır mı? Olsa olsa, burada ufak bir şeyde üstünlük düşünülebilir ki, hiç kıymeti yoktur. Çünkü, her çöpçü ve işçi, kendi işinin inceliğinde, büyük bir âlimden ve başarılı bir fen adamından üstündür. Fakat, bu üstünlüğün kıymeti yoktur. Kıymetli olan üstünlük her bakımdan üstün olmaktır. Âlim ve fen adamı, bunun için yüksektir. (m.220)