Sünnetlere, "namaza" diye niyet etmek
01/02/2023 Çarşamba Köşe yazarı O.Ü
Namaz vakti içinde, o vaktin
farzından başka kılınan her namaz o vaktin sünneti de olmaktadır.
Sual:
Beş vakit namazın sünnetlerini kılarken, sadece Allah rızası için namaza veya
ilk kazaya kalmış öğlenin farzına diye niyet edilse, o vaktin sünneti de
kılınmış olur mu?
Cevap: Konu
ile alakalı olarak Eşbâhda deniyor ki:
“Beş vakit namazın ilk ve son sünnetlerini, yani müekket
sünnetleri kılarken, sünnet olduğuna niyet etmek lüzumunda sahih olan,
güvenilen fetva, şart olmadığını göstermektedir. Revatib sünnetler, nafile
niyeti ile veya yalnız namaza niyet ederek sahih olur. Yani o vaktin sünneti
olur. Ayrıca sünnet diye niyet etmeye lüzum yoktur. İmâm-ı Zeylaî de, böyle
buyurmuştur. Mesela fecir doğmadan, teheccüd niyeti ile, iki rekat namaz
kılınca, fecrin başlamış olduğu, sonradan anlaşılsa, bu namaz, sabah namazının
sünneti yerine geçer. Ayrıca sabah sünneti kılmak lazım olmaz. Öğlenin farzında
dördüncü rekatte oturduktan sonra unutarak beşinci rekate kalksa, altıncı
rekati de kılıp selam verir ve son iki rekati nafile olur. Bu iki rekatin
son sünnet olmaması, sünnet olarak niyet edilmediği için olmayıp, sünnete ayrı
bir tekbirle başlamadığı içindir. Teravih namazında da, teravih olduğuna niyet
etmek şart olmadığı haberi sağlamdır. Bunun gibi, kazaya kalmış öğle namazı
olmayan kimse, Cuma namazından sonra kıldığı dört rekate; “Vaktine yetişip
kılmamış olduğum son öğleyi kılmaya” diye niyet etse, sonra Cuma namazının
sahih olduğu anlaşılsa, sağlam ve sahih habere göre, bu dört rekat, Cuma
namazının sünneti olur.
Sünnet namazları, yalnız namaz kılmaya veya sünnetten başka bir
namaza niyet ederek kılınca, sahih olacakları önceden bildirilmişti.”
Görülüyor ki, namaz vakti içinde, o vaktin farzından başka
kılınan her namaz mesela kaza namazı, o vaktin sünneti de olmaktadır.
Sual:
Farz borcu olanın, nafile ibadeti boşa mı gider?
Cevap: İmâm-ı
Rabbânî hazretleri buyuruyor ki:
“Hadis-i şerifte; (Bir insanın mâ-lâ-ya'nî ile vakit geçirmesi, Allahü teâlânın, onu sevmediğinin alametidir) buyuruldu. Mâ-lâ-ya'nî, faydasız iş demektir. Bir farzı yapmayıp, bunun yerine, nafile ibadet yapmak, mâ-lâ-ya'nî ile vakit geçirmek olur. Nafilelerin farz yanındaki kıymeti, bir damlanın, deniz yanındaki kıymeti kadar bile değildir. Sünnetin farz yanındaki kıymeti de böyledir.”