"Kimse bu kelâmın sahibine âsi olmasın"
01/03/2019 Cuma Köşe yazarı V.T
"Adada puta tapan bir adam vardı. Ona Kur’ân-ı kerîm okuduğumuzda ağlamaya başladı..."
Mehmed Tâhir Efendi, Osmanlı târihinde “Vak’a-i Hayriyye” diye bilinen yeniçeri ocağının kaldırılmasına dâir fetvâyı veren Yüzdördüncü Osmanlı şeyhülislâmıdır. “Kâdı-zâde” diye şöhret bulmuştur. 1160 (m. 1747)’de Tokat’ta doğdu. 1254 (m. 1838)’de İstanbul’da vefât etti. Eyyûb Sultan civarında, Bostan İskelesi yakınına defnedildi. Bir dersinde şunları anlattı:
Abdullah bin Zeyd (radıyallahü anh) şöyle anlatmıştır: "Bir gemiyle yolculuğa çıkmıştık. Gemi rüzgâra kapılıp bir adaya doğru sürüklendi. Adaya yaklaşınca, yanaşıp indik. Adada puta tapan bir adam gördüm. 'Neden bu puta tapıyorsun? Bu put, ne fayda sağlar, ne de zarar' dedim. 'Siz kime taparsınız?' dedi. 'Her şeyi yaratan, her şeye mâlik olan ve her şeye gücü yeten Allahü teâlâya ibâdet ederiz' dedim. 'Bunu size kim bildirdi?' dedi. 'Allahü teâlâ bize kerîm bir peygamber gönderdi. Onun vasıtasıyla bize bildirdi' dedim. 'O peygamber nerededir?' dedi. 'Bize Allahü teâlânın gönderdiği dîni bildirip tebliğ vazîfesini tamamladıktan sonra vefât etti. Allahü teâlâya kavuştu' deyince; 'Ondan size hiçbir alâmet kaldı mı?' dedi. 'Evet, O, Allahü teâlâdan bir kitab getirdi. Şimdi o Kitâb (Kur’ân-ı kerîm) bizim yanımızdadır' dedim. 'Bana gösterin' dedi. Kur’ân-ı kerîmi ona gösterdim. 'Ben bunu okumasını bilmiyorum' dedi. Kur’ân-ı kerîmi açıp ona bir sûre okudum. Ben okudum, o ağladı. Sûreyi okuyup bitirince; 'Lâyık olan odur ki, kimse bu kelâmın sahibine âsi olmasın' dedi ve hemen Müslüman oldu.
Kur’ân-ı kerîmden birkaç sûreyi okumayı ve kendisine yetecek kadar din bilgisi öğrendi. O gece yatsı namazını kıldıktan sonra yatma zamanı geldi. O yatmayıp sabaha kadar ibâdet etti. Talebelerime dedim ki:
-Bu yeni Müslüman oldu. Buna aramızda biraz para toplayıp verelim ki, sıkıntı çekmesin.
Parayı toplayıp götürdüğümüzde; 'Bu nedir?' dedi. 'Bunu al, kendine nafaka yap ki sıkıntı çekmeyesin' dedim. 'La ilahe illallah. Ben daha önce bu adada iken puta tapardım. Allahü teâlâyı bilmezdim, fakat O beni zayi etmedi, korudu. Şimdi ise Onu tanıyorum. Beni hiç zayi eder mi?' dedi. Üç gün sonra bir haber aldım ki, o yeni Müslüman olan kimse hastalanıp yatağa düşmüş. Hemen yanına koştum. 'Bir isteğin bir hacetin var mıdır?' dedim. 'Benim ihtiyâcımı, her ihtiyâcı gideren Allahü teâlâ karşıladı' dedi. Bundan bir gün sonra da vefât etti."