Bakır olan altınlar!..
01/03/2025 Cumartesi Köşe yazarı A.U
Bugün, Gebze'de medfun bulunan bir Hak dostundan bahsedeceğiz.
İlyas Bey’den. “rahimehullah”...
Bu zât, Gebze'nin fethine katılmış ve şehit düşmüş bu
toprakta.
Bir gün biri gelip;
“Çok fakîrim, ne olur bana yardım edin” diye yalvardı.
Ancak İlyas Bey'in de parası yoktu.
Ona, zengin bir tüccarın adresini verip; “Ona
git, benden selâm söyle. Sana şu kadar para versin, ben sonra öderim” buyurdu.
Adam “başüstüne" dedi.
Ve gidip söyledi bunu o tüccara. Ancak tüccar kaçındı
yardım etmekten.
Fakîr, mahzun olarak geri döndü.
Mübârek zât sordu:
“Verdi mi parayı?”
“Hayır, vermedi.”
Mübârek çok üzüldü!
Mahzun bir edâ ile;
“Pekâlâ” dedi sâdece.
Aynı gün, o tüccara para lâzım oldu.
Emretti bir adamına. “Bana kasadan bir kese
altın getir!”
Adam “başüstüne" deyip gitti kasaya.
Bir kese “altın” alıp, verdi tüccara.
Tüccar, keseyi açınca donup kaldı.
Zîra altın değil, “bakır" vardı kesenin içinde.
Gözlerine inanamadı...
Hâlbuki bizzat kendi eliyle koymuştu altınları o
keseye. Ancak düşününce anladı hikmetini.
Kendi kendine;
“Ben, o Allah adamını
incittim" deyip, koştu bu
zâtın huzûruna. Elini öpüp özür diledi. Ve bir daha ayrılmadı yanından...
