La ilahe illallah sağlam bir kal’adır
01/05/2019 Çarşamba Köşe yazarı V.T
“La ilahe illallah” sözü, en büyük kal’adır. Allahü teâlânın birliğini bildiren yüce bir sözdür.
Ebû Mensûr Muhammed bin Hamşâd hazretleri kelâm, hadîs
ve Şafiî fıkıh âlimidir. 316 (m. 929) yılında Nişâbûr’da doğdu ve 388’de (m.
998) orada vefât etti. Bir dersinde buyurdu ki:
Bir hadîs-i kudsîde Allahü teâlâ şöyle buyurdu: “La
ilahe illallah, benim kal’amdır. Kim benim kal’ama girerse, azâbımdan emîn
olur.”
“La ilahe illallah” sözü, en büyük kal’adır. Allahü teâlânın
birliğini bildiren yüce bir sözdür. Kim onu kendisine kal’a edinirse, ebedî
saadeti ve nimetleri elde eder. Kim de bu mübârek kelimeyi kendisine kal’a
edinmezse, ebedî azâba düçâr olur. Bu kelime, kalp dairesini kuşatan bir
kal’a olmazsa, bu kelimenin rûhu ve manası kalbe tam sinmezse, kalbe hâkim olup
nefsin, hevânın ve şeytanın buraya girmesine mâni olan bir muhafız olmazsa,
insan bu kal’anın dışında kalır. Bu kelimeden nasîbin dil ile olmasın. Bu
kelimeden nasîbin, onun rûhu ve manası olsun. Bu kelimeyi rûhuna sindir. Çünkü
Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) ve diğer peygamberler böyle yapmıştır.
Kelime-i tevhîdden nasîbin böyle olursa, dünyâ ve âhiretin sermâyesini, iki
dünyânın saadetini kazanmış, Allahü teâlânın velî kullarının zümresine katılmış
olursun. Eğer bu sözden nasîbin dil ile söylemekten ibâret kalırsa, bu,
münâfıkların başı Abdullah bin Übey ve diğer binlerce kalbinden imân etmeyen
münâfıkların nasîbidir. Eğer Kelime-i tevhîdden nasîbin böyle olursa, dünyâ ve
âhirette hüsrana uğrarsın.
La ilahe illallah sağlam bir kal’adır. Fakat onun üzerine
tekzîb mancınığı diktiler, tahrip taşları ile taşladılar, muhalefet ve nifak
çekiçleri ile onun yıkılmasına yardımcı oldular. Sonra insanların kalplerine
düşman girdi. İnsanlar, "Lâ ilahe illallah" kelimesinin maanasından
uzaklaştılar. Onlarda sâdece dilin Kelime-i tevhîdi söylemesi kaldı. Böyle
insanlar, sâdece kal’ayı söylemiş oldular. Nasıl ki ateşin ismini söylemek,
insanı yakmadığı, suyun ismi insanı boğmadığı, ekmeğin ismi insanı doyurmadığı,
kılıcın ismi insanı kesmediği gibi, kal’anın ismi de insanı düşmandan
korumaz... Bunlar gibi, Kelime-i tevhîdin sâdece lafzını söyleyip, manasından
haberdâr olmamak da, insanı âhiret azâbından korumaz. Bu hadîs-i kudsî, pek
derin manalar taşımaktadır. Bir kimsenin dili, ateş kelimesini söylemekle
yanmaz. Yine bir kimse, bin dinar sözünü söylemekle zengin olmaz. Bu bakımdan,
söz bir kabuktur, manası ise özünü teşkil eder.