"Şehit olmak isterim!"
01/05/2024 Çarşamba Köşe yazarı A.U
Büyük velî Mazhar-ı Cân-ı Cânân hazretlerinin vefâtı
yaklaştı.
İnsanlar akın akın sohbetine geliyordu o günlerde.
Bir talebesi geldi.
Ve huzûruna girip;
“Efendim, izin verirseniz köyüme gitmek istiyorum”
dedi.
Büyük velî ona baktı.
“Selâmetle git... Bir daha görüşemeyiz” buyurdu.
Bu sözü duydular.
Ve çok ağladılar!
Vefâtı iyice yaklaşmıştı.
Talebeyi son defâ topladı.
“Kalbimden her neyi geçirdim ve hangi nîmete kavuşmak
istedimse Hak teâlâ hepsini ihsân etti, beni, her arzuma kavuşturdu. Ama biri
hâriç” buyurdu.
Gençler merak etti...
Ve hemen sordular:
“O nedir efendim?”
“Şehitlik” buyurdu. “Şimdi
en büyük arzum, şehitlik rütbesine kavuşmaktır. Ama yaşlandım. Vücûdüm zayıf
düştü... Cihad edecek gücüm kalmadı. Nasıl şehit olabilirim?” buyurdu.
1781 mîlâdî senesiydi.
Muharrem’in yedinci gecesi...
Evinin önü bâzı kişilerle doldu.
Onları kimse tanımıyordu.
Bunlardan üçü içeri girdi.
Bunlar Moğol kâfiriydi.
“Mazhar-ı Cân-ı Cânân sen misin?” diye
sordular.
“Evet benim” buyurdu.
O anda hücûm ettiler!
Ve hâince hançerlediler.
Mübârek zât üç gün yattı.
Sonra vefât etti.
Kavuştu özlediği “şehitlik”
rütbesine.