Bayramlar, müminlerin kaynaşmasına vesiledir
01/06/2019 Cumartesi Köşe yazarı A.D
Hazreti Ömer'in halifelik dönemiydi... Bir bayram sabahıydı. Herkes
çocuklarına yeni elbiseler almıştı. Ancak Halifenin oğlunun elbisesi eskiydi...
Atalarımız "Sayılı günler çabuk geçer" demişlerdir... Çok
şükür, oruçlarımızı tuttuk önümüzdeki salı günü de bayramın birinci gününü
idrak edeceğiz inşallah...
Dinimizde bayramların önemi büyüktür. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Ramazan ve Kurban Bayramının gecelerini ihya eden kimsenin kalbi,
kalblerin öldüğü gün ölmez.) [İbni Mace, Taberani]
(Rahmet kapıları dört gece açılır. O gecelerde yapılan dua, tevbe
reddolmaz. Ramazan Bayramının ve Kurban Bayramının birinci geceleri, Berat
gecesi ve Arefe gecesi.) [İsfehanî]
(Şu beş gecede yapılan dua geri çevrilmez. Regaib gecesi, Berat gecesi,
Cuma gecesi, Ramazan ve Kurban bayramı gecesi.) [İbni Asakir]
Bayramlar; Müslümanların kaynaşması, dostlukların tazelenmesi,
kırgınlıkların giderilmesi, birlik ve beraberliğin güçlendirilmesi için çok
güzel bir vesiledir. Bunun için, bayramlarda, ana-babayı, akrabayı, dostları
ziyaret etmeli, bayramlarını tebrik etmelidir.
Vefat eden yakınlarımızın kabirleri de ziyaret edilerek onlar da
sevindirilmelidir. Bilhassa ana-babanın rızasını, duâsını almayı ihmal
etmemelidir. Vefat etmişlerse, duadan mahrum bırakılmamalı; onların dostları,
ahbabları ziyaret edilerek ahde vefa göstermelidir...
Çocuklar sevindirilmelidir. Yetim, kimsesiz çocuklar aranıp bulunmalı,
bayram sevincinden mahrum bırakılmamalıdır...
***
Adaletiyle meşhur Hazreti Ömer'in halifelik dönemiydi... Bir bayram
gelmişti. Herkes çocuklarına yeni elbiseler almıştı. Hazreti Ömer'in oğlunun
elbisesi eskiydi. Bayram günü çocuklar, eski elbiseli olan halifenin çocuğuyla
alay etmeye başladılar. Çocuk, ağlayarak babasının yanına geldi.
Halife, oğluna şefkatle baktı... Beyt-ül-mâl (Hazine) Eminini çağırdı.
Oğlunun ağlama sebebini anlattıktan sonra, gelecek ayın maaşından bir miktar
avans vermesini istedi... Beytül-mâl Emini;
-Yâ Emirel-mü'minin, yaşayacağınızı muhakkak biliyor musunuz ki, gelecek
aya mahsuben benden para istiyorsunuz? dedi. Hazreti Ömer;
-Bunu Allahü teâlâdan başka kimse bilemez, buyurdu.
-Ey Halife! Yaşayıp yaşamayacağınızı bilmedikten sonra, borç almanız ne
size yakışır, ne de bizim vermemiz makûl olur. Öyle değil mi? dedi.
Hazreti Ömer, düşündü, tefekkür etti. Söylediğine pişman oldu... Böyle bir
memuru olduğu için Rabbine şükretti. Ona da hayır duâda bulundu.
Allahü teâlâ o anda çocuğun kalbine bir yumuşaklık verdi. Babasının düştüğü
müşkül durumu anladı ve hiç üzüntü duymadan neşe ile arkadaşlarının yanına
döndü...
Bayramınız şimdiden mübarek olsun efendim...