"Din büyükleri, Allahü teâlânın askerleridir!"
01/08/2022 Pazartesi Köşe yazarı V.T
"Evliyâların sözlerinde garip sırlar, acâip tavırlar, hâller vardır. Bunları ehlinden başkası bilmez!.."
Bosnalı Ali Dede
hazretleri Halvetiyye tarîkatı şeyhlerindendir. Bosna'nın Mostar kasabasında
doğdu. İlim tahsili için İstanbul'a geldi. Devrin ulemâsından dersler aldı,
ilmini ilerletti. Halvetiyye şeyhi Bosnalı Bâlî Efendinin halîfesi
Nûreddînzâde'ye intisab etti. 1566'da Kânûnî Sultan Süleymân'ın Sigetvar
seferine katıldı. Bu seferde padişah vefat etti. Sigetvar Kalesi civârında
Kânûnî Sultan Süleymân Han için bir türbe inşâ edildi. Ali Dede Bosnevî
hazretleri de türbedârlığa getirildi. Türbenin yanına bir de zâviye yaptıran
Ali Dede burada insanları irşad etti. 1597 senesinde Serdar-ı ekrem Satırcı
Mehmed Paşanın dâveti üzerine Varat Seferine katıldı. Sefer dönüşü 1598
(H.1007)de Sigetvar’da vefat etti.
Pekçok eseri olup
bunlardan “Risâle fî Beyânî Ricâli'l-Gayb ve Terbiyeü'l-Merâtib ve'l-Usûl”
isimli eserini yazmaktan murâdını şu sözlerle ifâde etmektedir:
"Ey Kardeşim! Bu
eseri yazmaktan maksadım sana mürşid, yol gösterici, rehber olmak ve nasîhat
etmek değil, burada zikrettiğim büyüklerin rûhâniyetlerinden istifâde edebilmek
içindir. Cüneyd-i Bağdâdî hazretlerine; 'Din büyüklerinin kitaplarını okumanın
faydası nedir?' diye sordular. Buyurdu ki: Din büyükleri, evliyâlar,
Allahü teâlânın askerleridir. Onların rûhânî sözleri de böyledir ve bu sözlerde
garip sırlar, acâip tavırlar, hâller vardır. Bunları ehlinden başkası
bilmez. Allahü teâlâ, onlar sebebiyle kalpteki değişmeyi ve şüphe hâllerini
giderir. Nitekim Kur'ân-ı kerîmde Allahü teâlâ meâlen; (Peygamberlerin
haberlerinden onunla kalbini (tatmin ve) tesbit edeceğimiz her
çeşidini sana kıssa olarak anlatıyoruz. Bunda (bu sûre ile) da
sana hak ve müminlere bir öğüt vardır.) [Hûd sûresi: 20]"
buyurdu. O büyüklerin, evliyânın hallerini, sözlerini dinlemekle insan çok
şeyler istifâde eder. Bu fakîr, hâlis bir kalb ile onların kitaplarını mütâlaa
ederek nice şeylere kavuştum."
Bir defâsında kime tâbi olunup kimlerden uzak durulacağı hakkında âlimlerden şu
sözü nakletti:
"İnsanlar dört kısımdır. Birincisi bilir, fakat bildiğini bilmez. Bu kimse uykudadır, onu uyandırmak lâzımdır. İkincisi bilir, bildiğini de bilir. Bu âlimdir ona uyunuz. Üçüncüsü bilmez, fakat bilmediğini bilir. Bunun irşâda, yetiştirilmeye ihtiyâcı vardır. Buna bilmediğini öğretiniz. Dördüncüsü bilmez, bilmediğini de bilmez. Bu câhildir, onu terk ediniz."