Allah'ın dostları sevilir düşmanları ise sevilmez
01/10/2024 Salı Köşe yazarı V.T
Sevgilinin sevdiklerini sevmek ve düşmanlarına düşman olmak, sevginin
alâmetidir...
Hüseyin Basretî hazretleri son devir Osmanlı
velîlerindendir. Şeyh Hâlid Zibârî'nin oğludur. Şırnak ili Basret (İnceler)
köyünde doğdu. Şeyh Ömer Zenkânî ve Molla Abdülhamîd Raşînî'den ilim öğrendi ve
icâzet verildi. Şam'a gidip Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî hazretlerini görmek istedi.
Fakat o sırada vefât etmişti. Evin kapısını çaldı. İhtiyar bir nine çıkıp onu
görünce; "Mevlânâ Şeyh Hâlid bana çanta bırakıp, 'bu çantayı halîfem Şeyh
Hâlid Cezîrî'nin halîfesinin oğlu Şeyh Hüseyin'e teslim etsin' dedi.
Anladım ki teslim etmek üzere vereceğim kişi sizsiniz" dedi. Bunun üzerine
emâneti alıp Basret köyüne getirdi. Çantayı açtılar. İçinden Mevlânâ Hâlid-i
Bağdâdî hazretlerinin cübbesi, yesir ağacından yapılmış ve ortasında dördü
kırmızı mercandan olan tesbihi, takkesi, seccadesi vardı. Bunları aynen Şeyh
Hüseyin hazretlerine teslim etti. Oradan Diyarbakır'a gitti. 1913 (H.1329)
senesinde Basret köyüne gitti. 1914 (H.1333) senesinde Siirt’in Eruh ilçesi
Hâlidiyye köyünde vefât etti.
Bu mübarek zat, bir sohbetinde şunları anlattı:
Muhammed Mâsum Fârûkî müceddidî, 29. mektûbunda
buyuruyor ki:
Allahü teâlâ, Mûsâ aleyhisselâma sordu, (Yâ
Mûsâ! Benim için ne amel yaptın?) Yâ Rabbî! Senin için namaz kıldım ve
oruç tuttum ve zekât verdim ve ismini çok zikrettim deyince, Allahü
teâlâ, (Namaz kılmak, senin için burhândır. Oruç, seni Cehennemden
koruyan kalkandır. Zekât, mahşer günü, herkes sıcaktan yanarken, sana gölge
yapacaktır. Zikir de, o gün, karanlıkta, sana nûr olacaktır. Benim için ne
yaptın?) buyurdu. Mûsâ aleyhisselâm, Yâ Rabbî! Senin için olan amel
nedir dedi. Allahü teâlâ, (Sevdiğim kulumu, benim için sevdin mi ve
düşmanımı düşman bildin mi?) buyurdu. Mûsâ aleyhisselâm, Allahü
teâlânın sevdiği amelin, Onun dostlarını sevmek ve düşmanlarını sevmemek
olduğunu anladı...
Görülüyor ki, sevgilinin sevdiklerini
sevmek ve düşmanlarına düşman olmak, sevginin alâmetidir. Bu dostluk ve
düşmanlık, seven kimsenin elinde değildir. Kendiliğinden hâsıl olur. Hâlbuki,
başka ibâdetleri yapmak için, arzu ve niyet etmek lâzımdır. Dostun sevdiği kimseler,
insâna güzel görünür. Düşmanlar da, çirkin görünür. Dünyadaki sevgilerin de,
böyle olduğunu herkes bilir. Bir kimse, birisini seviyorum deyince, onun
düşmanlarını düşman bilmedikçe, buna inanılmaz. Münâfık olduğu anlaşılır.