Ebedî hayatı kazanmanın gayreti içinde olmalıyız...
02/01/2020 Perşembe Köşe yazarı S.A
Ebedî âlemde huzurlu bir hayat yaşayabilmek için manevi tabiplerin
reçeteleri vardır, O da; Rabbimize iman ve itaat etmek, haramlardan
sakınmak ve insanlara iyilik yapmaktır.
Yakın bir gelecek için projeler yapan, onlar için endişe duyan, uykularını
kaçıran, kilo verip zayıflayan, kısacası istikbâl endişesi ile kıvranan
insanoğlu acaba gerçek istikbâl için neler düşünüyor ve ne
hazırlık yapıyor?..
İnsan, yazdan sonra gelecek olan kışı karşılamaya ve tedbir almaya kendini
mecbur bilip hazırlık yaptığı gibi, yaşamakta olduğu fani ve kısacık hayattan
hemen sonra gelecek olan ölümü de karşılamaya hazır mıdır?.. İnsan, madem
fanidir, ömür bin sene de olsa bir gün bitecektir. Bin yıl ömür sürmüş birine
hayattan ne anladığını sorarsak; büyük bir ihtimalle ve gülümseyerek hiçbir
şey anlamadığını söyleyecektir. Bunca senelerin nasıl geçtiğini
anlamadığını da ifade edecektir.
Nuh aleyhisselâm bin yıldan fazla yaşadı. Bir gün Azrâil aleyhisselâm geldi
ve ruhunu almak için izin istedi. (Yalnız Peygamberlerden izin
alınırdı.) Nuh aleyhisselâm da; "Rabbimizin emirleri ne
ise ona razıyız" diye karşılık verdi.
Melekül-mevt, Nuh aleyhisselâma sordu:
-Ey Peygamberliği en uzun süren insan! Bu dünyayı nasıl gördün! O da;
-Bir evin iki kapısı olur ya, birisinden girdim, diğerinden çıkıyorum, diye cevap
verdi. İşte dünya budur.
Öyleyse; kısa bir ömür ile, uzun bir ömür arasında fazla bir fark yoktur.
İkisinin de sonu ölümdür. Ebedî bir hayata nisbeten hiç sayılır...
Gerçekten uzun bir ömür, ebedî saâdeti kazandıran ömürdür.
Meselâ, 20 yaşında ölen bir insan, şu kısacık ömründe Rabbinin rızasını
kazanmış, cennete gireceklerle beraber olabilmişse; o kısa yaşamadı demektir.
Ona "hayattan nasibi azmış" denebilir mi?
Bir adam da 100 yaşında ölmüşse ona da; "Ne kadar çok yaşadı,
bu zamanda bu yaşa kim gelebilir!" denir. O kimse ise eğer ömrünü
boşuna geçirmişse, çok kısa yaşadı demektir.
O hâlde bize tahsis edilen ömür, ister uzun olsun, ister kısa onu
değerlendirmeliyiz, boşa harcamamalıyız. Ebedî hayatı kazanmanın gayreti
içinde olmalıyız...
Doktor, hastasına reçete yazar: "Sıhhatini kazanman ve huzurlu bir
hayat yaşayabilmen için bu ilaçları tarif edilen dozda ve zamanda
kullanmalısın! Yoksa hastalığın müzminleşir, tedavin zorlaşır, hatta imkânsız
hale gelebilir!"
Ebedî âlemde huzurlu bir hayat yaşayabilmek için manevi tabiplerin
reçeteleri vardır, O da;
Rabbimize iman ve itaat etmek, haramlardan sakınmak ve insanlara iyilik
yapmaktır.
Dinimizin emirlerini yaparsak dünyada da ahirette de mesut ve bahtiyar
oluruz...