Hâkim nafaka vermeyen fakîri ayıramaz...
02/05/2020 Cumartesi Köşe yazarı V.T
Hanımı zengin olsa bile, nafakasını vermek, koca üzerine farzdır.
Mehmed Zeynî Efendi Altmışaltıncı Osmanlı Şeyhülislâmıdır. Kadıasker
Manisalı Ak Mahmûd Efendi’nin oğludur. Seyyiddir. 1078 (m. 1667)’de İstanbul’da
doğdu. 1164 (m. 1751)’de vefât etti. Eyyûb Sultan civarında babasının kabri
yanına defnedildi. Şöyle buyurdu:
Zevcesi zengin olsa bile, bunun nafakasını vermek, zevc üzerine farzdır.
Zevcesi kâfir ise, nafakası yine farzdır. Nafaka, nikâhtan sonra hemen farz
olur. Zevc ve zevce fakîr iseler, fakîr nafakası verir. Zengin iseler, zengin
nafakası vermesi lâzımdır. Zengin nafakasında, zevceye, ev işlerini yaptırması
için bir hizmetçi de tutması lâzımdır. İkisinden biri zengin olup, öteki fakîr
ise, orta hâl nafakası verir.
Nafaka, İslâmiyette, taam, kisve ve süknâ demektir. Kitapların çoğunda,
yalnız taam manasına kullanılmak âdet olmuştur. Fakîr olan zevcin, zengin olan
zevcesine, orta hâllilere âdet olan nafaka vermesi lâzımdır. Fakîr nafakası
verip, aradaki farkı, zengin olunca öder. Zevce, zevcinin gücü olup da, nafaka
vermediğini şikâyet ederse, hâkim nafaka tayîn edip vermesini emreder. Yine
vermezse, zevci hapsedip malını satarak, zevcesinin nafakasına sarf eder.
Malını bulamaz ise, fakîr olduğu anlaşılıncaya kadar hapiste bırakır.
Boşanmalarına karâr vermez. Fakîr olup veyâ kayıp olup nafakanın üçünü de
veremediği için de, aralarını ayırmaz ve hapsetmez.
Şâfiî mezhebinde, zevce isterse, hâkim fakîr olan zevcinden ayırır. Hanefî
hâkim, aralarını ayırabilmek için, Şâfiî olan bir hâkimi kendine vekîl yapar.
Ayrılmak isteyen kadının dilekçesini buna verir. Zevce ve zevc mahkemeye
getirilir. Zevce, nafaka vermediğini iki şâhid ile ispat eder ve zevc nafaka
vermeye gücü yettiğini ispat edemezse, aralarını ayırır. Kayıp olan zevcin
fakîr olduğu anlaşılamayacağı için, ayırmaz. Hanbelî mezhebinde, kayıp olan
zevcinden nafaka almadığını isbât eden zevceyi de hâkim ayırır.
Hanefî mezhebindeki hâkim nafaka vermeyen fakîri ayırmaz ise de, aylık veyâ senelik nafaka parası tespit edip, zevce zengin ise, kendi malından kullanmasını, fakîr ise, zevci ölmüş olsaydı, buna ve küçük çocuklarına nafaka vermeleri farz olan zevcin ve zevcenin mahrem akrabâlarına, buna şimdi ödünç vermelerini veyâ veresiye mal satmalarını emreder. Ödünç, veresiye verecek zengin akrabâ yoksa, Beyt-ül-mâl, yanî devlet verir.