İhsan edilen iki bayram...

02/05/2022 Pazartesi Köşe yazarı R.A

Bayram günleri, günâhların affedildiği, birlik ve berâberlik duygularının pekiştirildiği, yoksulların sevindirildiği günlerdir.

 

Mübârek Ramazân ayı çabucak gelip-geçiverdi. Bu ayı ta’kîb eden Şevvâl ayının birinci günü [yanî takvimlere göre bugün] “Ramazân Bayramı”nın birinci günüdür.

Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) Mekke-i mükerremeden Medîne-i münevvere’ye hicret edince, Medînelilerin câhiliye âdetlerinden kalma bayramları kutladıklarını gördü; onlara, “Allahü teâlâ, size onlardan (daha) hayırlı iki bayram (Ramazân ve Kurbân Bayramlarını) ihsân etti” buyurdu.

Bilindiği gibi, Arabî ayların onuncusu olan “Şevvâl-i şerîf ayı”nın birinci günü “Ramazân Bayramı” başlar ve üç gün devâm eder. Yine Arabî ayların onikincisi ve sonuncusu olan “Zil-hicce ayı”nın onuncu günü de “Kurbân Bayramı” başlar, bu da dört gün devâm eder.

Bazı zamanlar benzerlerine nazaran çok daha kudsî, mukaddes ve mübârektir. İşte dînî bayramlarımız, bu mübârek günlerimizdendir. İslâmiyette bayram günleri, Peygamber Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) zamanından beri, husûsî bir şekilde kutlanagelmiştir. Bütün İslâm devletlerinde de bugüne kadar kutlanarak gelmiştir.

İslâmiyetten sonra, bayram ma'nâsına gelen "îd" ta’bîri kullanılmıştır. Her yıl Müslümanların sevinçli, neş’eli günleri tekrâr geldiği için böyle günlere “ıyd=îd”, ya'nî "Bayram" denilmiştir.

Bayram günleri, günâhların affedildiği, birlik ve berâberlik duygularının pekiştirildiği, yoksulların sevindirildiği günlerdir.

Hazret-i Ali (radıyallahü anh), bir kalabalığı eğlence içinde görüp, böyle eğlenip neş’elenmelerinin sebebini sorduğunda onlar, "Bugün bayramımızdır" dediler. Bunun üzerine Hazret-i Ali de; "Günâh işlemediğimiz günler de, bizim bayramımızdır" buyurdu.

Yine Müslümân, rûhunu teslîm edeceği zaman rahmet meleklerini, Cennetteki ni'metleri görüp onları görmenin zevkiyle gülerek can verince, bu vaktin de Müslümânın bayramı olduğu bildirilmiştir.

Ayrıca İslâm büyükleri, bir Müslümânın, Allahü teâlânın emirlerine uyup, yasaklarından sakınarak, günâh işlemeden, harâm lokma yemeden geçirdiği günleri de bayram kabûl etmişlerdir...

           ***

Ma’lûm olduğu üzere, bayramların cemiyet hayâtımızda çok özel yerleri vardır. Müslümânlar bayram günlerine ayrı bir önem verirler. Bayram öncesi, yiyecek, giyecek ve temizlik gibi hâzırlıklar yapılır. Bayram günlerinde herkes, temiz giyinir. Çocuklara yeni elbiseler alınır. Fakîr, öksüz ve yetîmler sevindirilir.

Çocuklar, gençler, olgunlar ve yaşlılar grup grup câmilere doluşurlar, büyük bir huşû içerisinde namazlarını edâ ederler.

Bayram namazından sonra, kabirler ziyâret edilir; geçmişlerin, akrabâ ve dîn büyüklerinin rûhları için Kur’ân-ı kerîm okunur, duâ edilir, sadakalar verilir.

Bayram namazından sonra bütün Müslümânlar birbirlerinin bayramlarını tebrîk ederler, daha sonra âile büyükleri, eş-dost, akrabâ ve komşuları ziyâret ederek, büyüklerin ellerini öpüp duâlarını alırlar. Bayramlar sevgi ve saygının artmasına vesîle olur.