Buhârâ çarşısındaki nûr yüzlü zât...
02/07/2023 Pazar Köşe yazarı V.T
Şeyh Evliyâ-i Kebîr,
Abdülhâlık-ı Goncdüvânî hazretlerinin yetiştirdiği evliyânın büyüklerindendir.
Buhârâ’da yaşadı. On üçüncü asrın ortalarında vefât etti. Önceleri Buhârâlı bir
âlimden ilim tahsîl ediyordu. Bir gün, Buhârâ çarşısında nûr yüzlü bir zât
gördü. Elinde bir paket olduğu hâlde yürüyordu. Gönlü bu zâta meyletti. Hemen
yanına yaklaşarak; "Efendim! Müsâade buyurursanız, bu paketi evinize kadar
ben taşımak istiyorum" dedi. Bunun üzerine nûr yüzlü zât, taşıması için
paketi ona verdi. Eve kadar birlikte geldiler. Bu zât, Ehl-i sünnet âlimlerinin
ve evliyânın büyüklerinden olan Abdülhâlık-ı Goncdüvânî hazretleriydi. Evin
önüne geldiklerinde Abdülhâlık hazretleri ona; "Teşekkür ederim. Bir saat
sonra gelin! Yemeği berâber yiyelim" buyurdu.
Hâce Evliyâ oradan
ayrıldıktan sonra, gönlünün önceki hocasının derslerinden soğumuş, yeni
karşılaştığı bu nûrlu zâta meyletmiş olduğunu hissetti. Bir saat sonra
Abdülhâlık-ı Goncdüvânî'nin huzûruna koştu. Abdülhâlık-ı Goncdüvânî, bu
sohbette onu oğulluğa kabûl etti. Bundan sonra eski hocasının derslerine hiç
gitmeyip, Abdülhâlık-ı Goncdüvânî hazretlerinin sohbetlerine devâm etti.
Hace Evliyâ'nın önceki hocası, onu Abdülhâlık-ı Goncdüvânî'nin sohbetlerinden
vazgeçirmeye, bu yolda ilerlemesine mâni olmaya çalıştı ise de başaramadı.
Bunun için her gördüğü yerde kendisine hakâret ediyor, ayıplıyor, dil uzatıyor
ve ağır sözler söylüyordu. Hâce Evliyâ ise hiç cevap vermeyip sabrediyordu... Bir
gece, kendisine hakâretlerde bulunan bu eski hocasının, çirkin bir günâh
işlediğini, keşif yoluyla gördü. Ertesi gün karşılaştıklarında, o hoca yine
ağır sözler söylemeye başladı. Bunun üzerine Hâce Evliyâ, o hocaya hitâben;
"Ey üstâd!
Utanmaz mısın ki, gece şu çirkin günâhı işlersin, gündüz olunca da bizi hak
yolundan döndürmeye çalışırsın!" dedi.
O kimse, mahcûb oldu, utandı, kızardı, hiçbir şey söyleyemedi. Hâce Evliyâ'nın, Abdülhâlık-ı Goncdüvânî hazretlerinin sohbetinde bulunmakla, bu keşif ve kerâmet hâline kavuştuğunu, kendisinin, buna mâni olmaya çalışmakla çok büyük hatâ ettiğini anladı. Hâline tövbe etti ve hemen, Abdülhâlık-ı Goncdüvânî hazretlerinin sohbetlerine koştu. Eski hâline pişmân olup, gayretle, sohbet ve hizmete devâm ederek evliyâlık hallerine kavuştu.