Sahrâda yapayalnız kalan genç!
02/08/2022 Salı Köşe yazarı A.U
Bir gün Hazret-i
Mevlânâ’yı hanımı evde göremez.
O anda kapı vurulur.
Gelen, Hazret-i
Mevlânâ'dır.
Hanımı, ayakkabılarını
çevirirken kenarlarında Mekke’nin kumlarını görüp suâl eder:
“Efendi nereden
geliyorsun?”
“Mekke'ye gitmiştim,
bir dostumu ziyâret ettim. Oradan gelmiştir o kumlar da.”
Hanımı düşünür ki:
"Bu kısacık
zamanda Hicaz'a nasıl gidilip gelinir?"
Mevlânâ bunu anlar ve;
“Velîler, ruh gibi bir
anda uzak yerlere gidip gelirler" buyurur.
● ● ●
O devirde bir genç,
hacca gitmek için bir kafileye katılır.
Bir sahrâda mola
verirler.
Genç, dinlenirken
uyuyakalır.
Uyandığında kafileyi
göremez.
Issız sahrâda
yapayalnız kalır.
O anda bir çadır görür
ileride.
Merakla gidip bakar.
Biri, (helva)
yapmaktadır.
Sorar ki: “Yalnız
mısın?”
“Hayır, hocamız var,
şimdi gelir.”
“Hocanız kim?”
“Hazret-i Mevlânâ.”
Az sonra Mevlânâ
gelir.
O helvadan yer ve ona
da yedirir.
O genç derdini
anlatınca da;
“Gözlerini kapat
aç” buyurur.
“Başüstüne” der.
Kapatıp açar
gözlerini.
O anda bulur kafilesini.