"Maksudun, arzu ettiklerin senin mabudundur!.."
02/08/2024 Cuma Köşe yazarı A.D
Kalbin en ağır hastalığı, Allah’tan başkasına bağlanmasıdır. Her ne Allahü teâlâya bağlanmasına engel oluyorsa mabudu o olur!
Geçenlerde şöyle bir sualle karşılaştım: "Tasavvuf
büyüklerinin, (Maksudun yani arzu ettiklerin, mabudun olur) sözü ne demektir?
Bir kimsenin arzusu ev almak ve evlenmekse, mabudu bunlar mı oluyor?"
Kalbin en ağır hastalığı, Allah’tan başkasına
bağlanmasıdır. Neye bağlanıyorsa yani her ne Allahü teâlâya bağlanmasına engel
oluyorsa mabudu o olur. Aslında onun mabudu, tapındığı şey, kendi
nefsidir.
İmam-ı Rabbani hazretleri bu hususta buyuruyor ki:
Bir insanın maksudu, arzusu, teveccüh ettiği,
özendiği, sağ kaldıkça ele geçirmek istediği ve ele geçirmek için, her zillete,
alçalmaya katlandığı, hiç vazgeçmediği şeyse, bu maksudu, mabudu olur, yani
arzu ettiği şey mabudu olur, arzusuna ibadet etmiş olur; çünkü ibadet,
zilletin, son derecesidir. Allahü teâlâdan başka mabud tanımamak için, Ondan
başka maksud, Ondan başka murat olmamak lazımdır. Bunun için de, (La
ilahe illallah) derken, Ondan başka maksud olmadığını bilmek lazımdır.
Bu manayla, bu kelimeyi o kadar çok tekrar ederler ki, hiçbir maksudları
kalmaz. Ondan başka bir şey arzu edilmez. Böylece, başka mabudumuz yoktur
sözleri doğru olur ve çeşitli ilahlardan kurtulmuş olurlar. Ondan başka maksud
bırakmamak suretiyle, Ondan başka mabud bırakmamaya kavuşmak, imanın kâmil
olması için şarttır ve evliyaya mahsustur. İnsanın, kendinde bulunan
mabudlarından kurtulmasına bağlıdır. Nefs, itminana kavuşmadıkça, bu derece ele
geçmez. İslam dininin esası, temeli, kolaylık, hafiflik ve kulları zahmetten,
yorulmaktan kurtarmaktır; çünkü insanlar zayıf, nazik yaratılmıştır.
Bunun için, İslamiyet diyor ki, bir kimse, maksadına
kavuşmak için, Allah göstermesin İslamiyet’in dışına çıkarsa, [bir farzı
bırakır, bir haram işlerse, mesela namazı, orucu bırakır veya içki içerse], bu
maksudu, onun mabudu olur, ilahı olur. Maksudu için İslamiyet’in dışına
çıkmazsa, onu ele geçirmek için, haram işlemezse, İslamiyet, o maksudu
reddetmez, menetmez ve onu maksud bilmez. Onun maksudunun yine yalnız Allahü
teâlâ ve Onun dinini gözetmek olduğu anlaşılır. O maksuda karşı, o kimsede,
yaradılış icabı, bir arzu hâsıl olmuştur; fakat bu arzusu, İslamiyet’e olan
arzusunun miktarına yetişememiştir. (c.3, m.3)
Demek ki bir şeyi yaparken ihlasla, Allahü
teâlânın rızası için yapıyorsak, o şey mabudumuz olmaz. Mesela, haramlardan
kurtulmak, dinini daha iyi yaşayabilmek için evlenen kimsenin evliliği, onun
mabudu olmaz.
[İhlas, her işte Allahü teâlanın
rızasını gözetmek, kötülükleri gizlediği gibi, iyilikleri de gizlemek, övülünce
sevinmemek, kötülenince üzülmemek, riyadan uzak olmaktır. Hadis-i şerifte
buyuruldu ki: (İhlas ile amel etmek, az da olsa yetişir.)]