Azaptan kurtulmak için sağlam bir tutamak!..
02/11/2019 Cumartesi Köşe yazarı V.T
Namazın dünyadaki mertebesi, âhirette, Allahü teâlâyı
görmenin mertebesi gibidir.
Abdurrahmân Hadramî hazretleri Şafiî mezhebi müftîsidir. 945 (m. 1538)’de,
Yemen’in Terim şehrinde doğdu. 1014 (m. 1605)’de Terîm’de vefât
etti. Namazın hikmetleri hakkında buyurdu ki:
Eğer namaz tamamıyla eda edilirse, azaptan kurtulmak için sağlam bir
tutamak hâsıl olmuş olur. Namazın dünyadaki mertebesi, âhirette, rüyetin [yani,
Allahü teâlâyı görmenin] mertebesi gibidir. Namazı büyük bir emir bilmek ve
müstehab olan önce vaktinde cemaat ile ve diğer şartlarına ve müstehablarına ve
tadil-i erkâna riayet ederek, sükûn ve vakar ile eda etmek lazımdır. Resulullah
“sallallahü aleyhi ve sellem” buyurdu ki: (Amellerin en efdali vaktinin
evvelinde kılınan namazdır.) (Kul namaza kalktığı zaman, Cennet kapıları
kendisine açılır. Kendisi ile Rabbi arasındaki perdeler kalkar. Cennette olan
huriler kendisini karşılar.)
Kıyamda ve diğer rükünlerde olduğu gibi hep secde yerine bakmak ve okunan
Kur’ân-ı kerimi dikkatlice dinlemek ve eğer okunanın manasını anlıyorsa, onun
esrar ve manasını tefekkür etmek, eğer okunanın manasını anlamıyorsa, Hak celle
ve âlânın kelamı olduğunu düşünmektir. (Bu, Allahü teâlânın zatına teveccühtür.
Çünkü Allahü teâlânın zatını düşünmek, isim ve sıfatlarını anlamaktan yüksektir).
Zatını düşünmek, Allahü teâlâya vâsıl olmuş âriflerin işidir. Onların muamelesi
ayrıdır. Özellikle namazı kıldığı vakitte onun ruhu, keyfiyetsiz olarak o en
yüksek makama ulaşır ve zahirden kesilir.
Namazda lezzet ve cemiyet hâsıl olması için çalışmak lazımdır. Çünkü
namazda ve hususiyle farz namazlarında hâsıl olan lezzet, sona varmanın
alametlerindendir. Cemaatle kılsın veya yalnız kılsın, namazın erkânıyla
mukayyet olması ve onun adab ve sünnetine riayette kusur etmemesi lazımdır.
Kıyamet gününde en önce hesaba çekilme namazdan olacaktır. Eğer namazın hesabı
kolay geçerse, diğer ibadetlerin dahi, Allahü teâlânın inayetiyle hesabı
kolaylıkla geçer. Namaz kılanda, namaz kılarken korku, dehşet ve heybet hâsıl
olması icab eder.
Herkes namaz emrine uymak için, namaza hazırlıkta bulunurlar. Huzur ehli
vaktinden önce, kazanç ehli ise, vakit girdikten sonra hazırlanırlar. Camilere
giderler. İkamet başlar. Şafii’de ikamet, ezanın yarısıdır. Yani "Hayye
ales salâh; Hayye alel felâh" birer kere olup, "Kad kametissalah"
iki defadır. Manası, (işte kılınıyor) demektir.