"Haram olan şey, her hâlükârda haramdır!"
03/03/2023 Cuma Köşe yazarı V.T
Ebû Ali Rodbârî hazretleri evliyânın büyüklerindendir. Bağdât'ta
doğdu. Cüneyd-i Bağdâdî hazretlerinin önde gelen talebelerindendir. Fıkıh
ilminde derin âlim, hadîs ilminde hâfız olan Ebû Ali Rodbârî hazretleri,
tasavvufta yüksek bir velî oldu. Uzun müddet Bağdât'ta talebe yetiştirdi. Sonra
Mısır'a yerleşti. 933 (H.321) senesinde Mısır'da vefât etti.
Ebû Ali Rodbârî'ye; "Bir kimse günah işler; meselâ çalgı
dinler ve bunu dinlemek bana helâldir. Çünkü ben öyle bir dereceye yükseldim
ki, günahlar bana zarar vermez, bana tesir etmez, benim kalbim temizdir, sen
kalbe bak derse bu kimse hakkında ne dersiniz?" diye soruldu. Cevâbında;
"Öyle bir makâma kavuştuğunu söyleyen kavuştu, fakat Cehennem'e
kavuştu! Yoksa Cennet'e ve Hakk'a kavuşmadı. Çünkü haram olan şeylerin
helal olacağı makam yoktur! Haram olan, her makamda haramdır. Her âlim
kendi makâmına uygun amel işler. Yükselmeye mâni olan işlerin yanına uğramaz.
İşte bir asırdır, âlemde hak ve doğru sûretinde bâtıl işleri yapanlar meşhur
oldu."
Bir gün Ebû Ali Rodbârî'ye bir kimse misâfir gelmişti. Fakat o gün vefât etti.
Kefenlenip namazı kılındıktan sonra mezara konuldu. Ebû Ali Rodbârî; "Aziz
ve celîl olan Allah, bu kimseye garipliği sebebiyle rahmet etsin" diyerek
yüzünü açarak toprağa koymak istedi. Bu sırada vefât eden kimse gözünü açtı ve;
"Ey Ebû Ali! İkrâmına nâil olduğum zâtın huzûrunda bana ikrâm mı
ediyorsun?" dedi. Ebû Ali Rodbârî; "Efendim ölümden sonra hayat
manzarası mı görüyorum?" dedi. O kimse; "Evet ben hayattayım. Aziz ve
Celîl olan Allahü teâlâya âşık olan her insan hayattadır, ölmez. Ey Rodbârî,
elde ettiğim makamla yarın sana yardımcı olacağım" dedi.
Ebû Ali Rodbârî, tahâret ve abdest konusunda çok titiz davranırdı. Bâzan vesvese derecesine varan bu titizliği sebebiyle güç durumda kalırdı. Bir defâsında tahâret husûsunda vesveseye kapıldı. Abdest almak için tam on bir kere deniz sâhiline indi. Güneş batıncaya kadar orada kaldığı hâlde sahîh bir abdest aldığına kalbi kanâat getirmedi. Bu durum sebebiyle göğsü daralıp sıkıldı. Üzüntülü ve incinmiş bir hâlde ellerini kaldırıp, Allahü teâlâya; "Yâ Rabbî! Senden âfiyet ve bu hâlden kurtulmayı dilerim" diye duâ ve niyâzda bulundu. Gâibden bir ses; "Âfiyet, ilimde ve İslâmiyetin hükümlerine riâyet etmektedir" dedi. Bu sesi işiten Ebû Ali Rodbârî hazretleri kendinde bulunan hâlin vesveseden ibâret olduğunu anlayıp, kalbi rahatladı. Bu rahatlama sebebiyle Allahü teâlâya şükretti.