"Bunu yesin, bir şeyi kalmaz!"
03/05/2020 Pazar Köşe yazarı A.U
Hama’da yaşayan Ahmed Hamâmî hazretleri, bir gün Sultân'a
gitti.
Ve emr-i mâruf yaptı.
Ama o, memnun olmadı.
İyi muâmelede bulunmadı.
O vakit kalbi kırıldı mübâreğin.
Mahzun oldu, üzüldü!
Derken akşam oldu.
Ve birden hastalandı Sultân.
Ağrıdan kıvranıyordu.
Doktorlar âciz kaldılar.
Ölecek duruma gelmiştı ki, bu hâl mâlum oldu bu velîye.
Yine de acıdı ona.
Biraz bal gönderip;
“Bunu yerse, iyileşir” buyurdu.
Sultân bir kaşık yedi.
Kesildi ağrısı.
Hiçbir şeyi kalmadı.
Bu sefer utandı yaptığına!
Hemen dergâha koşup;
“Özür dilerim” dedi.
Ve talebesi olmakla şereflendi...
● ● ●
Bu zât bir sohbetinde;
"Allahın kullarını sevindirin" buyurdu.
Ve şunu anlattı:
Bir kimse, bir mümin kardeşini sevindirirse, Allahü teâlâ o 'sevinç'ten bir
melek yaratır. Bu kişi ölüp kabre girince o melek gelip sorar:
“Beni tanıyor musun?”
“Hayır, sen kimsin?”
Melek cevâben;
“Ben; senin, bir Müslüman kardeşine vermiş olduğun 'sevinç'im. Bugün seni sevindirmek ve suâl meleklerine cevap verirken sana yardımcı olmak için geldim” der...