Arş’ın gölgesinde gölgelenenler...
03/07/2019 Çarşamba Köşe yazarı V.T
“Yedi sınıf insan vardır ki; Allahü teâlâ (o yedi sınıf
kimseyi) Arş’ın gölgesinde gölgelendirir."
Muhammed Takî Fâsî hazretleri hadîs, târih ve Mâlikî mezhebi
âlimlerindendir. Aslen Faslıdır. 755 (m. 1373) senesinde Mekke’de doğdu. 832
(m. 1429)’da aynı yerde vefât etti. Kitabında şöyle nakleder:
Ebû Hüreyre’nin (radıyallahü anh) rivâyet ettiği bir hadîs-i şerîfte,
Resûlullah efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki:
“Yedi sınıf insan vardır ki: Arş-ı ilâhînin gölgesinden başka hiçbir
gölgenin bulunmadığı kıyâmet gününde, Allahü teâlâ (o yedi sınıf
kimseyi) Arş’ının gölgesinde gölgelendirir. (Bunlar) Âdil devlet
reîsi, Allahü teâlâya ibâdet ederek yetişen genç, kalbi mescidlere (muhabbetle) bağlı
olan kimse, Allah için birbirini seven, bu muhabbetle bir araya gelip, bu
muhabbetle ayrılan iki kişi, güzel ve içtimâi mevkii yüksek bir kadın
tarafından davet edilip de, (buna karşı); 'Ben Allahü teâlâdan
korkarım' diyen kimse, sağ elinin verdiği sadakayı sol eli duymayacak
şekilde gizli sadaka veren zengin ve tenhâda Allahü teâlâyı zikredip gözyaşı
döken kimse.”
Takî Fâsî hazretleri bu hadîs-i şerîfi tefsîr ederken, hadîs-i şerîfte
geçen yedi sınıf kimseyi şöyle açıklıyor: “Adâletli devlet reîsi: O, Allahü
teâlânın kullarına adâletle muâmele etmiş, mazlûmu adâletin gölgesinde
barındırmıştır.
Allahü teâlâya ibâdet ederek büyüyen genç: Bu genç, dünyâda nefsin
isteklerinden vazgeçerek, yüz çevirerek, Allahü teâlânın emirlerini yapıp,
yasaklarından kaçınarak rızâsına kavuşmayı istemiş ve O’na sığınmıştır.
Kalbi mescidlere bağlı kişi: Bu kimse, Allahü teâlâya ibâdeti tercih etmiş
ve cenâb-ı Hakkın rızâsı, sevgisi ona galip gelmiştir. Bunun için kalbi mescide
yönelik olmuştur. Ondan ayrı kalmayı asla istemez. Çünkü mescidde, Allahü
teâlâya yakınlığın tadını duyar.
Allah için birbirini seven iki kimse: Bu iki kimse, Allahü teâlâyı
sevdikleri için, Allahü teâlânın sevdiklerini de severler. Cenâb-ı Hakkın
rızâsından dolayı birbirlerini severler. Güzel ve mevki sahibi bir kadının,
gayrimeşru bir işe davet ettiği erkek: O erkek, Mevlâsından korktuğu için,
nefsinin arzularını yapmayarak ona muhalefet eder. Allahü teâlâdan
korktuğundan, yine Allahü teâlâya sığınır.
Tasadduk eden kimseye gelince: O, cenâb-ı Hakkın rızâsını, nefsine ve onun
isteklerine tercih etmiştir. Bunun için dünyalığı Allah yolunda harcamıştır.
Nefis, dünyâyı sever ve başkasına bir şey vermemeyi ister. Onun için, dünyalığı
ancak Allahü teâlânın rızâsını tercih edenler, âhıreti düşünenler Allah için
verirler.