Sabır, peygamberlerin hasletlerindendir...
03/07/2020 Cuma Köşe yazarı A.D
"Sabrın imândaki yeri, başın bedendeki yeri gibidir. Başsız beden
olmayacağı gibi, sabırsız da imân olmaz."
Bela ve sıkıntılara sabrederek göğüs germek büyük nimettir… İslâm
büyükleri sabrı çeşitli şekilde tarif etmişlerdir.
"Sabır, acı şeyi yüzünü ekşitmeden içmektir. Yani, şikâyet ve feryatta
bulunmadan, hoşnutsuzluk göstermeden, gelen belaya katlanmaktır."
"Sabır, bela gelince güzel edeple durmak, şikâyetsiz olmak,
belada fâni, yok olmaktır."
"Sabır, âfiyet gibi belâ ile de arkadaş ve ahbab olmak, onunla
bulunmaktır."
Belalara sabretmek, kurtuluşa sebep olan güzel huylardandır. Sabır,
Peygamberlerin hasletlerindendir. Allahü teâlâ, habîbine sabrı buyuruyor ve
Ahkâf sûresi onbeşinci âyetinde (O hâlde "Ey Resûlüm,
kâfirlerin eziyetlerine karşı" Ülûl'azm peygamberlerin
sabrettikleri gibi sabret ve onlar hakkında azap için acele etme!) buyuruyor.
Bir farzı yapmak veya bir günâhtan kaçınmak sabırsız ele geçmez. Çünkü,
Peygamber aleyhisselâma (imân nedir?) diye sorulduğunda (Sabırdır) buyurdu.
Sabrın büyüklüğü ve fazîleti sebebiyle Kur'ân-ı kerîmde yetmişten fazla
yerde sabır ve sabredenlerin sevâblarının hesapsız verileceği bildiriliyor.
Allahü teâlâ buyuruyor ki:
(Ey müminler, itâat ediciyi âsiden ayırmak için sizi gazâda düşmandan
korkmakla, yahut oruç, kıtlık ve açlıkla, zekât ve bir zarar neticesinde malın
azalmasıyla, hastalık ve zayıflık gibi beden noksanlıklarıyla, gök ve yer
âfetlerinden meyvelerinizin veya meyve yerinde olan evlâtlarınızın mahv ve
noksanlığıyla imtihan ederim. Ey habîbim, sen sabredicilere ikrâmımı müjdele!)
Sabrın fazîleti o kadar büyüktür ki, Allahü teâlâ, sabrı çok aziz eyledi.
Herkes sabır nimetine kavuşamaz. Hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki:
(Size verilen en az şey, yakîn ve sabırdır. Bu ikisinin kendisine verildiği
kimse, çok nâfile namaz kılmasa da, oruç tutmasa da korkmasın! Bugünkü hâlinize
sabredin, değişmeyin! Bu sabırlı hâlinizi, bir kimsenin, bütün insanların iyi
amellerini yapmasından daha çok severim. Sabreden tam sevap alır.)
(Mümine gelen her dert, üzüntü, hastalık, eziyet, sıkıntı, günâhlarına
keffârettir.)
Peygamber efendimiz, taş kaldırıp kuvvet denemesi yapan bir topluluğa
rastladı. Onlara sordu:
-Bu taşı kaldırmaktan daha zor şey nedir bilir misiniz? Bundan daha
zorunu size bildireyim mi?
-Bildir yâ Resûlallah, dediler.
-Öfkeli bir kimse, öfkesini yener, sonra sabır yolunu tutarsa, sizin en
ağır taşı kaldırmanızdan daha kuvvetlidir.
Hazret-i Ali buyurdu ki:
"Sabrın imândaki yeri, başın bedendeki yeri gibidir. Başsız beden
olmayacağı gibi, sabırsız da imân olmaz."
Dünya mihnet ve sıkıntı üzerine kurulmuştur. Sıkıntının ise, sabretmekten başka çâresi, katlanmaktan başka kurtuluş yolu yoktur...