Fen, aklî ilimler de İslamî ilimlerdendir
03/07/2022 Pazar Köşe yazarı S.K
Aklî ilimler,
matematik, mantık, fizik, kimya gibi his organları ile duyularak, akıl ile incelenerek,
tecrübe ve hesap edilerek elde edilen bilgilerdir.
Fen ilimleri yani aklî
ilimler, İslamî ilimlerdendir. Bunlar matematik, mantık ve fizik, kimya gibi
his organları ile duyularak, akıl ile incelenerek, tecrübe ve hesap edilerek
elde edilir. Bu bilgiler, din bilgilerinin anlaşılmasına ve onların tatbik
edilmesine yardımcıdırlar. Bu bakımdan lüzumludurlar. Bunlar, zamanla artar,
değişir, ilerler. Bunun içindir ki, (Tekmil-i sınaat, telâhuk-ı efkâr iledir)
buyurulmuştur. Bunun mânâsı (Sanatın, fennin, tekniğin ilerlemesi,
fikirlerin, deneylerin birbirlerine eklenmesi ile olur) demektir.
Akıl ile elde edilen
bilgileri, İslamiyet yasaklamamış, sınırlamamış, ancak, bunların nakil
bilgileri ile birlikte öğrenilmesini ve sonuçlarının İslamiyet’e uygun,
insanlara faydalı olarak kullanılmasını, zulüm, işkence, felaket vâsıtası
yapılmamasını emretmiştir.
İslamiyet, faydalı
olan her ilmi, her fenni ve her tecrübeyi emreden bir dindir. Müslümanlar,
fenni sever, fen adamının tecrübelerine inanır. Fakat, fen adamıyım diyen fen
taklitçilerinin, İslamiyet’in emir ve yasakları, ahiret, cennet, cehennem,
melek hakkındaki iftiralarına, yalanlarına aldanmaz.
İslam’a karşı
olanların, İslamiyet’ten ayrı ve uzak gördükleri ilimler, fenler, vesikalar,
senetler, hep İslam dininin birer şubesi, dallarıdır. Mesela liselerde
okunan bütün fen bilgileri, kimya, biyoloji kitaplarında, (Dersimizin esası,
müşahede [gözetleme], tetkik [inceleme] ve tecrübedir) diyor...
Eshâb-ı kirâm, bir gün
Peygamberimiz efendimize şöyle sordu: (Yemen’e gidenlerimiz, orada
hurma ağaçlarını, başka türlü aşıladıklarını ve daha iyi hurma aldıklarını
gördük. Biz Medine’deki ağaçlarımızı babalarımızdan gördüğümüz gibi mi
aşılayalım, yoksa, Yemen’de gördüğümüz gibi aşılayıp da, daha iyi ve daha bol
mu elde edelim?) Resûlullah efendimiz bunlara şöyle diyebilirdi:
Biraz bekleyin! Cebrail “aleyhisselâm” gelince, ona sorar, anlar, size
bildiririm veya biraz düşüneyim. Allahü teâlâ, kalbime doğrusunu bildirir.
Ben de size söylerim, demedi ve (Tecrübe edin! Bir kısım ağaçları,
babalarınızın usulü ile, başka ağaçları da, Yemen’de öğrendiğiniz usul ile
aşılayın! Hangisi daha iyi hurma verirse, her zaman o usul ile yapın!) buyurdu.
Yani tecrübeyi, fennin esası olan tecrübeye güvenmeyi emir buyurdu. Kendisi
melekten anlar veya mübarek kalbine elbette doğar idi. Fakat, dünyanın her
tarafında, kıyamete kadar gelecek Müslümanların, tecrübeye, fenne güvenmelerini
işaret buyurdu.
Hurma ağaçlarını aşılama kıssası, İmam-ı Gazali hazretlerinin (Kimyâ-i se’âdet) ve Erzurumlu İbrahim Hakkı hazretlerinin (Ma’rifet-nâme) kitaplarında yazılıdır.