Mîzân hakkında bazı âyet-i kerîme ve hadîs-i şerîfler

03/09/2024 Salı Köşe yazarı R.A

“Kıyâmet günü kurulacak mîzân haktır, gerçektir. Tartıda sevapları ağır gelenler, işte onlar kurtuluşa erenlerdir.” [A’râf, 8]

Dünkü makâlemizde bir nebze bahsettiğimiz “Mîzân” konusunda, bazı âyet-i kerîmeler ve birtakım hadîs-i şerîfler vardır. O âyet-i kerîmelerden bazılarının meâlleri şöyledir:

 

“Kıyâmet günü için adâlet terâzîleri kurarız. O zaman, hiçbir kimse, hiçbir haksızlığa uğratılmaz. Yapılan her işi, bir hardal tânesi kadar da olsa, adâlet terâzîsine getiririz. Herkesin hesâbını görmeye yeteriz.” [Enbiyâ, 47]

 

“Kıyâmet günü kurulacak mîzân haktır, gerçektir. Tartıda sevapları ağır gelenler, işte onlar kurtuluşa erenlerdir.” [A’râf, 8]

 

“Sevapları tartıda hafif gelirse, işte onlar, âyetlerimize karşı haksızlık ettiklerinden dolayı kendilerini ziyâna sokanlardır.” [A’râf, 9]

 

Hadîs-i şerîflerde de buyuruluyor ki:

 

“Âdemoğlu, kıyâmette getirilir ve mîzânın kefeleri önünde durdurulur. Ona bir melek tayîn edilir. Eğer mîzânı ağır gelirse, vazîfeli melek, "Filân kimse, bundan sonra ebedî olarak kurtulmuştur” der. Mîzânı hafîf gelirse, melek "Falân kimse de kaybetmiştir" der.” [Ebû Nuaym]

 

“Kulun, Kıyâmette ilk hesâba çekileceği ameli namazdır. Eğer o düzgün çıkarsa, diğer amelleri de düzgün olur. Eğer o bozuk çıkarsa, diğer amelleri de bozuk olur.” [Taberânî]

 

“Kıyâmet günü, herkes dört suâle cevâb vermedikçe, hesâbdan kurtulamayacaktır: Ömrünü nasıl geçirdi? Cismini bedenini nerede yordu, hırpaladı? Mâlını nereden kazandı ve nerelere harcadı? İlmi ile nasıl amel etti?” (Tirmizî)

 

Kıyâmette, toplanma, bir araya gelmeye “haşr” denir. Haşr: Allahü teâlânın, bütün insanları, melekleri, cinnîleri, şeytânları ve diğer hayvân ve kuşları, gökte, yerde, denizde ne kadar büyük ve küçük canlı var ise, hepsini kıyâmet kopmasından (dünyânın son bulmasından) sonra diriltip, dünyâda yaptıklarının hesâbını vermek üzere “Arasât” denilen meydânda toplamasıdır.

 

Allahü teâlâ, âyet-i kerîmede meâlen buyurdu ki: “Allah'tan korkun ve bilin ki muhakkak hepiniz haşr olunacaksınız.” (Bakara, 203)

 

“Doğru tâcir, kıyâmette sıddîklar ve şehîdler ile haşr olur.” (Hadîs-i şerîf-Zevâcir)

 

“Ey Eshâbım ve ümmetim! Siz, ölülerinizin kefenini bol tutunuz. Zîrâ benim ümmetim kefenleriyle haşr olunurlar. Hâlbuki başka ümmetler çıplaktırlar.” (Hadîs-i şerîf-Tezkire-i Kurtubî)

 

“Allah yolunda öldürülüp, şehîd olanlar, kıyâmet gününde, yaralarının kanı akarak gelirler. Rengi kana ve kokusu miske benzer. Allahü teâlânın huzûrunda haşr oluncaya kadar, bu hâl üzere bulunurlar.” (Hadîs-i şerîf ed-Dürretül-Fâhire)

 

Haşr Günü: Mahlûkların kabirlerinden kalkıp Arasât meydânında toplandıkları kıyâmet günüdür.

 

Âhirette, ölülerin diriltilip, hesâbları görüldükten sonra, cennetliklerin Cennet'e ve cehennemliklerin Cehennem'e dağılmalarına “neşr” denilir.