“Dâima azîz olmak istersen..."
03/11/2019 Pazar Köşe yazarı V.T
“Allahü teâlâ katındaki kadrini, değerini bilmek istersen, seni hangi
işlerde bulundurduğuna dikkat et!”
Yûnus Şeybânî hazretleri evliyânın büyüklerindendir. 619 (m. 1222)’de
Mardin’de vefât etti. Hikmetli sözleri vardır. Buyurdu ki:
“Her günah, dalgınlık ve şehvetin aslı, nefsini beğenmektir. Her tâat,
uyanıklık ve iffetin esası, nefsini beğenmemektir.”
“Kendinde bulunan gizli ayıpları araştırman, bilmediğin gâib şeyleri
araştırmandan daha iyidir.”
“Bazılarını, Allahü teâlâ hizmetinde bulundurur. Bazılarına kendi
muhabbetini verir. Her ikisine de imdâd-ı ilâhî gelmiştir. Bunlar, Rabbinin
ihsânıdır. İsrâ sûresi yirminci âyet-i kerîmesinde meâlen; (Rabbinin ihsânı,
hiç kimseden menedilmiş değildir) buyuruldu."
“Her sorulana cevap verenin, açıkça görülen her şeyi yorumlayanın,
karşısındakilerin hâlini hesap etmeden her ilmi açıklayanın bu
hareketleri, câhil olduğunu gösterir.”
“Âhıret, mümin kullara mükâfat verme yeri olarak yapılmıştır. Çünkü bu
dünyâ, onlara yapılacak ihsânlara müsait değildir. Çünkü mümin kulların değeri,
mükâfatlarının fâni olan bir yerde verilmesinden üstündür!”
“Amelinin semeresini dünyâda görmek, âhırette makbul olmaya işârettir.”
“Allahü teâlâ katındaki kadrini, değerini bilmek istersen, seni hangi
işlerde bulundurduğuna dikkat et!”
“İhtiyâcı olmadığı hâlde bir kimseye tâati nasip eden Allahü teâlânın,
bedene ve bâtına âit nimetlerde hiç eksiklik yapmayacağını bilmek lâzımdır.”
“Âriflerin Allahü teâlâdan dileği, O’na hakîki kulluk yapabilmek ve Allahü
teâlânın emirlerini yerine getirebilmektir.”
“Dâima azîz olmak istersen, sakın geçici izzet ile gurûrlanma!”
“Âriflere sevinç hâli gelince, darlık, sıkıntı hâlinden daha çok korkarlar.
Çünkü sevinç hâlinde, edebin hududunu gözetmek çok az mümkün olur.”
“Sevinç hâlinden, nefs de haz alır. Çünkü sevinç ve neşe içinde olur.
Sıkıntı hâlinden ise nefsin payı yoktur.”
“Âlemin dışı güzel, içi ibrettir. Nefs, dışının güzelliğine, kalp, içinin
ibretlerine bakar.”
“Umduğu bir şeye kavuşmak, zararına olan bir şeyden kurtulmak için Allahü
teâlâya ibâdet eden, yahut azâba düçâr olmamak için ibâdet yapan, Allahü
teâlânın kemâl sıfatlarının hakkını vermemiş olur.”
“İhtiyâcını sakın O’ndan başkasından isteme! Sana gelen, O’ndan gelir.
O’ndan başkasından nasıl istenir ki? O’ndan başkası kendi ihtiyâcını gideremezken,
kendisinden isteyenin ihtiyâcını nasıl görsün, istediğini versin?”