Edepli olanlar feyiz alırlar...
03/12/2018 Pazartesi Köşe yazarı V.T
Evliyânın kabirlerine örtü, sarık koymak, gafilleri edepli yapacağı için câizdir.
Abdullah Niyâzî Efendi Osmanlı âlimlerindendir. Aslen İranlıdır. Önce kendi memleketinde ilim tahsil etti. İran’dan İstanbul’a geldi. Yavuz Sultan Selim Hân zamanında ona vazife verildi. 936 (m. 1530) senesinde vefat etti. Buyurdu ki:
Evliyânın kabirlerine örtü, sarık koymak, üzerlerine türbe yapmak, cahilleri, gafilleri edepli, terbiyeli yapacağı için câizdir. Onların mübarek ruhları, kabirlerinde hazır olurlar. Burada edepli, terbiyeli bulunanlar, ruhlarından feyiz, bereket alırlar. [Sanduka, türbe yapmak, örtü, sarık koymak, ölüler için değildir. Dirilerin edepli olarak feyiz almaları, faydalanmaları içindir. Görülüyor ki, bunlar, ölü için değil, diriler için yapılmaktadır.]
Dirilerin yaptığı duaların ölülere fayda vereceğini, âlimler söz birliği ile bildirmişlerdir. Kur'ân-ı kerim okuyup da sevabını ölülerin ruhlarına gönderince, onlara fayda vereceğini üç mezhep âlimleri bildirmiştir.
Kandil, bayram gecelerinde minarelerde ve başka yerlerde fazla ışık yakmak câiz değildir.
Kadının güzelliğini ve başka haram şeyleri bildiren şarkı, bunları tegannî haramdır.
Âlimin, delîllerini bilerek [dîne hizmet niyeti ile] mezhep değiştirmesi caizdir. Cahilin, dünyalığa, şehvetine kavuşmak için başka mezhebi taklit etmesi câiz değildir, mekruhtur. Âlimin böyle yapması haramdır. Bulunduğu mezhebin fıkıh bilgilerini öğrenmesi güç olan kimsenin, öğrenmesi kolay olan mezhebe geçmesi vâcib olur. Zîrâ, dört mezhepten birinin fıkıh bilgilerini öğrenmek, câhil kalmaktan hayırlıdır.
Fena kokulu şey yiyenlerin ve üstü başı, yarası fena kokanların câmilere ve toplantılara girmeleri câiz değildir.
Biti, akrebi ve her hayvanı diri iken yakmak câiz değildir. İçinde karınca bulunduğu zannolunan odunu [bir yere çarparak silkeledikten sonra] yakmak câizdir. Kuduz köpek gibi zararlı hayvanları eziyet etmeden öldürmek câizdir. Başka çâre olmayınca yakmak câiz olur. Zarar vermeyen hayvanları öldürmek mekruhtur.
Müctehid bulunmadığı zamanda, evvelce vefat etmiş olan müctehidin fetvâsı ile amel etmek câizdir. Menfaati olan bir şeyin haram olduğu bildirilmemiş ise, o şey mubâh olur. Zararlı olan şeyi yemek, içmek haramdır. Menfaati ve zararı bilinmeyen şeye helâl denir. Bunun için, tütün içmeye haram dememelidir. Hem de, dinde bidat değildir. Âdette bidattir. Bazı kimselere zarar verirse, yalnız bunlara zarar verecek miktarda içmek haram olur.