Ehl-i Sünnet itikâdına dâir...
04/01/2022 Salı Köşe yazarı R.A
Allahü teâlâ kadîm
olan (başlangıcı olmayan) zâtı ile vardır. O’ndan başka her şeyi, O
yaratmıştır. Birdir. İbâdete hakkı olan da yalnız O’dur.
Mezhepler târihi ile
ilgili kitaplarda bildirildiğine göre, hadîs-i şerîflerde bildirilen yetmiş iki
bozuk fırkanın hepsi geçmiş asırlarda ortaya çıkmış, pek çoğu unutulup
gitmiştir. Bunlardan Hâricî, Râfızî ve Bâtınî gibi bâzıları meşhûr olmuş,
bunlar da kendi aralarında çeşitli kollara ayrılmışlardır. Bu fırkalar, zamanla
siyâsî, felsefî ve yabancı tesîrlerle çeşitli değişikliklere uğramış ve doğru
yoldan ayrılmışlardır. Yalnız Ehl-i Sünnet âlimlerinin bildirdikleri i’tikâd ve
amel bilgileri, hiç değişmeden ve bozulmadan zamanımıza kadar gelmiş, aradan
asırlar geçmesine rağmen, red ve inkâr edilmez vasıflarını muhâfaza etmiştir.
“Ehl-i Bid'at=Bid'at
Ehli=Bid'at sâhibi”: “Bid'at sâhipleri; Peygamber Efendimizin (sallallahü
aleyhi ve sellem) ve Eshâb-ı kirâmının bildirdikleri doğru i’tikâddan/inanıştan
(Ehl-i Sünnet i’tikâdından) ayrılanlar; i’tikâdda (îmânda) ve amelde (ibâdette)
dînde olmayan yenilikler ortaya çıkaran kimseler, dinde reformculardır. Hadîs-i
şerîflerde Cehennem'e gidecekleri bildirilen yetmiş iki fırkadan her biridir.”
İbrâhîm
Hakkı Erzurumî (rahmetullahi aleyh), bir şiirinde buyurmuştur ki:
“Hudâ Rabbim, nebim
hakkâ Muhammeddir Resûlüllah,
Hem İslâm dînidir
dînim, kitâbımdır Kelâmullah,
Akâidde, Ehl-i Sünnet
oldu mezhebim, hamdolsun,
Amelde, Ebû Hanîfe
mezhebi, mezhebim vallah.”
“Hanefî
mezhebindekiler, i’tikâdda Ebû Mansûr Mâturîdî hazretlerine tâbi olmuşlardır. Çünkü Ebû Mansûr
Mâturîdî, i’tikâdî ve amelî hususlarda, İmâm-ı A'zam Ebû Hanîfe hazretlerinin
mezhebindedirler. Mâlikî, Şâfiî ve Hanbelî mezheblerinde bulunanlar
ise, i’tikâdda Ebü'l-Hasen Eş'arî hazretlerine tâbi olmuşlardır. Ebü'l-Hasen
Eş'arî, Şâfiî mezhebinde idi.” [Taşköprüzâde, Miftâhu’s-Seâde/Mevzûâtü’l-Ulûm]
Lüzûmundan ve
öneminden bahsettiğimiz Ehl-i Sünnetin bâzı i’tikâd esâslarını şöyle
özetleyebiliriz:
Allahü teâlâ kadîm
olan (başlangıcı olmayan) zâtı ile vardır. O’ndan başka her şeyi, O
yaratmıştır. Birdir. İbâdete hakkı olan da yalnız O’dur. O’ndan başka hiçbir
şey, ibâdet olunmaya lâyık değildir.
Zâtî sıfatları vardır. Bunlar;
6 adettir: Vücûd, Kıdem, Bekâ, Vahdâniyyet, Muhâlefetün lil- havâdis,
Kıyâm bi-nefsihî’dir.
Kemâl sıfatları vardır; bunlara
sübûtî sıfatlar da denilir. Bu sıfatlar da; 8 adettir: Hayât, İlim,
Sem’, Basar, Kudret, İrâde, Kelâm ve Tekvîn’dir.
Bu sıfatları ezelîdir.
Yâni hep vardır. Allahü teâlânın isimleri tevkîfîdir, yâni dînimizde bildirilen
isimleri söylemek uygun olup, bunlardan başkasını söylemek yasak edilmiştir.
Kur’ân-ı kerîm Allah kelâmıdır, onun sözüdür. Allahü teâlâ, Kur’ân-ı kerîmi harf ve kelime olarak gönderdi. Bu harf ve kelimelerin mânâsı, Kelâm-ı İlâhîyi taşımaktadır. Bu harflere, kelimelere “Kur’ân-ı kerîm” denir. Bu harf ve kelime kalıpları içinde Kelâm-ı ilâhî olan Kur’ân-ı kerîm mahlûk değildir. Allahü teâlânın öteki sıfatları gibi ezelîdir, ebedîdir. [Öbür hafta devâm edelim inşâallah.]