Dünyâ ve âhiret padişahı olmak!
04/02/2024 Pazar Köşe yazarı V.T
Bir kimse Muhammed bin Vâsi’den nasîhat isteyince “Dünyâ ve âhirette padişah olmanı tavsiye ederim” buyurdu.
Muhammed bin Vâsi’ hazretleri Tâbiînin büyük
âlimlerindendir. Basralı’da doğdu. 740 (H.123) senesinde vefât etti. Eshâb-ı
kirâm ve Tâbiînin sohbetinde yetişti. Hasan-ı Basrî, Süfyân-ı Sevrî, Mâlik bin
Dinâr’ın arkadaşıydı. Pek çok menkıbeleri bulunan bir zâttır. Duâsında;
“Allah'ım, bizi senden uzaklaştıracak rızıktan sana sığınırım” buyururdu.
Riyâzet sâhibiydi. Kuru ekmeği suya batırır yerdi ve; “Buna kanâat eden,
insanlara muhtaç olmaz” derdi. Çok şükrederdi. Bacağında yara çıkmıştı.
Biri görüp, “Sana acıyorum” deyince, “Ben de bu yaranın gözümde veya dilimde
çıkmadığına şükrediyorum” buyurdu.
İbret almak niyetiyle her cuma kabirleri ziyâret
ederdi. “Pazartesi günleri ziyâret etsen daha iyi olmaz mı?” dediklerinde,
“Meyyitler Cuma, Perşembe ve Cumartesi günleri kendilerini ziyâret edenleri
tanır” buyurdu.
Basra kadı ve vâlisi Bilâl bin Ebû Bürde’nin “Kader
hakkında neler dersin?” suâline “Etrafındaki mezarlıklara bak, onlar kader ile
meşgûl değiller” cevâbını verdi. Bir gün Mâlik bin Dinâr’a; “İnsanlara karşı
dili korumak, gümüş ve altını korumaktan zordur” buyurdu.
Çok az konuşmasına rağmen buyurdukları da hikmet
doludur... Bir kimse Muhammed bin Vâsi’den nasîhat istedi. “Dünyâ ve âhirette
padişah olmanı tavsiye ederim” buyurdu. Adam; “Bu nasıl olur?” diye sorunca;
“Dünyâda zâhid olmakla, yâni kimseye tamah etmez, herkesi muhtaç görürsün.
İşte o zaman sen dünyâyı istemediğin için, zengin, ihtiyaçsız ve padişahsın.
Böyle olan dünyâ ve âhiret padişahı olur” buyurdu. “Nasılsınız?” dediler,
“Ecelim yakın, emelim sonsuz, amelim kötü” cevâbını verdi.
Ölümü ânında; “Ey kardeşler, size selâm olsun! Allahü
teâlânın affına mazhar olmazsam, varacağım yer Cehennemdir” dedi.
Buyurdu ki; “Şu dört şey kalbi öldürür: Günah
işlemeye devam etmek, kadınlar ile fazla münâsebet, ahmaklarla sohbet, ölülerle
oturmak.” Sohbetindekiler; “Ölülerle oturmak da nasıl olurmuş?" diye
sorduklarında, şu cevâbı verdi: “Ölülerden kastım, şımarık zenginler, zâlim
idârecilerdir.”
“Allahü teâlâyı bilir misin?” diye
sorduklarında, başını önüne eğip, bir müddet sustu. Sonra; “O’nu bilenin sözü
az, hayreti dâimi olur” buyurdu. Birisi kendisine “Nasılsın?” deyince, “Ömrü
eksilip, günahı çoğalanın hâli nasıl olur?” buyurdu.