“İlmiyle amel etmeyenin ilmine güvenilmez!..”
04/02/2025 Salı Köşe yazarı V.T
“İnsanlar neyi istediklerini bilselerdi, arzu ettikleri şey için verdikleri
onlara zor gelmezdi.”
Abbâs bin Hamza Nişâbûrî hazretleri hadîs ve tasavvuf âlimlerindendir. Zünnûn-i Mısrî ve Bâyezîd-i Bistâmî ile arkadaşlıkları oldu. Hadîs-i şerîf öğrenmek için memleketleri gezerdi. Vaaz ederek, insanlara emr-i ma’rûf yapardı. Horasan’da Nişâbûr’da doğdu. 288 (m. 900) senesinde vefât etti.
Zünnûn-i Mısrî hazretlerinden nakleder:
“İnsanlar neyi istediklerini bilselerdi, arzu
ettikleri şey için verdikleri onlara zor gelmezdi.”
“Ey Allahım! Ben nasıl senin rızân için çalışmayayım
ki, sen benim İslâmiyetle şereflenmemi nasîb ettin.”
“Ârif olana, devamlı olarak Rabbinin emirlerine
itâattan başka bir hâl yakışmaz.”
Abbâs bin Hamza (radıyallahü anh) buyurdu ki: Hocam
Ahmed bin Ebî Havari, hocası Ebû Süleymân Dârânî’den nakletti: “Bir vaktin
insanlarının bozulduğuna alâmet, o insanların korkudan çok ümit içinde
olmalarıdır.” Yine hocası Ahmed bin Ebî Havâri’den nakleder: “Dünyâyı tanıyan
ondan vazgeçer, âhıreti tanıyan ona sarılır, Allahü teâlâyı tanıyan da O’nun
rızâsına kavuşmak için çalışır.”
“İlmin birtakım düşmanları vardır. Birisi âlimi terk
etmek. Böylece, âlim, ölümüyle ilmini de alıp götürür. Diğeri, unutmak. En
tehlikeli düşmanı ise, yalandır.”
“Faydalı ilim, Allahü teâlânın indinde, pek fazîletli
bir ibâdettir.”
“İlmiyle amel etmeyen âlimin, ilmine güvenilmez.”
“Hakîkî saâdet ve olgunluk, iki cihânın efendisi olan
Peygamber Efendimize tâbi olmak, O’nun tebliğ ettiği İslâmiyetin boyasıyla
boyanmak, bizzat emirlerine uyarak yasakladığı şeylerden sakınmakla mümkündür.
Ayrıca bunları başkalarına da yaptırmalıdır. Bir kimse başkasını İslâmiyetin
emir ve nehiylerine muhâlefetten menedecek kudrette olup da onu menetmezse, o
kimsenin ortağıdır yâni o işi birlikte yapmış sayılırlar. Bir kimse Peygamber
Efendimizin sünnetini ve İslâmiyetin hükümlerini başkasına yaptırsa, ona hâsıl
olacak ecir ve sevâbından hiçbir şey noksan olmaksızın kendisine de hâsıl
olur.”
Büyüklerden biri, bir kadınla
evlendi. Gece olunca ona; “Ey hanım, yatağımı hazırla yatacağım” dedi. Hanımı;
“Efendim, senin Mevlâ’n (sâhibin) yok mu?” dedi. “Vardır” buyurdu. “Senin
Mevlâ’n uyur mu, uyumaz mı?” dedi. “Uyumaz” buyurdu. “Mevlâ’n uyanık iken sen
uyumaktan hayâ etmez misin?” dedi.