Kabir ziyâreti eden ibret alarak döner...
04/04/2020 Cumartesi Köşe yazarı V.T
Kabir ziyâreti sünnettir. Haftada bir, hiç olmazsa, bayramlarda ziyâret
edilir.
Takıyyüddîn Zer'î hazretleri Şafiî fıkıh âlimidir. 841'de (m. 1438) Şam’da
doğdu. Medrese tahsilini orada yaptıktan sonra gittiği Kahire'de İbn-i Hacer
Askalânî ve birçok âlimden hadis ve fıkıh dersleri aldı. Tekrar Şam’a dönerek
talebe yetiştirdi. 928 (m.1522)’de orada vefat etti. Bir dersinde şunları
anlattı:
Kabir ziyâreti sünnettir. Haftada bir, hiç olmazsa, bayramlarda ziyâret
edilir. Perşembe veyâ cuma veyâ cumartesi günü ziyâret dahâ sevaptır...
Ziyâret eden, meyyitin çürüdüğünü düşünerek ibret alır. Osmân “radıyallahü
anh” kabir yanından geçerken çok ağlar, sakalları ıslanırdı. Meyyit de, edilen
duâdan istifade eder.
Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” akrabâsının ve Eshâbının
“radıyallahü teâlâ anhüm” kabirlerini ziyâret ederdi.
Selâm ve duâdan sonra, kıbleye arka verip, kabre karşı oturulur. Kabre
elini yüzünü sürmek, toprağı öpmek Hristiyanların âdetidir. Hadîs-i şerîfte,
(Bir kimse, tanıdığının kabrine gidip selâm verince, onu tanır ve selâmına
cevap verir) buyuruldu.
Ahmed ibn-i Hanbel “rahimehullahü teâlâ” diyor ki: (Kabristândan
geçerken İhlâs, iki Kul eûzüleri ve Fâtiha okuyup, sevâbı meyyitlere hediye
edilmelidir. Sevâbı onlara gider.)
Enes bin Mâlik’in “radıyallahü teâlâ anh” bildirdiği hadîs-i şerîfte
buyuruldu ki: (Âyet-el-kürsî okuyup, sevâbı meyyitlere gönderilince,
Allahü teâlâ, bunu bütün meyyitlere ulaştırır.)
Diri iken ziyâret edilen âlimleri, vefâtından sonra ziyâret etmek için uzak
yerlere gitmek de câizdir. İstifâde etmek bakımından, Peygamberlerin
“aleyhimüsselam” ve evliyânın ve âlimlerin “rahime-hümullahü teâlâ” ziyâreti
arasında fark yoktur. Yalnız dereceleri arasında fark vardır...
Bir Müslümân, oturduğu odanın duvarına bir levha asar ve levha üzerine, bir
sevdiğinin ismini yazarsa veyâ onun kabri üzerine taş dikip, taşın üzerine
yazarsa, odaya giren ve bu kabri ziyâret eden Müslümânlar, levha ve taş
üzerindeki isim sâhibinin rûhuna Fâtiha ve dua okuyunca, Allahü teâlâ isim
sâhibine rahmet eder, günâhlarını affeder. Odanın duvarına ve mezâr taşına isim
yazmak, onu hâtırlamak için değildir. İsim sâhibine Fâtiha ve dua okunması
içindir. Bunun için İslâm memleketlerinde, odanın duvarlarına ve mezârlar
üzerine isim yazmak âdet olmuştur. Bir velînin ismi yazılırsa, bu ismi okuyup,
sâhibinden şefâat, dua istenince, velî işitip, isteyen kimsenin dünyâ ve âhiret
muratları için, dua eder ve duası kabul olur. [Şu günlerde koronavirüs
tedbirlerinden dolayı kabir ziyareti yapılmıyor. Geçmişlerimiz için
okuduklarımızı evlerimizden gönderelim. Bu olağanüstü günler geçince kabir
ziyaretlerimizi yaparız inşallah.]