Şeytanın herkese karşı bir hilesi vardır!..
04/04/2022 Pazartesi Köşe yazarı V.T
Şeytan avam tabakasına
yâni ilmi olmayan Müslümanlara önce şehvete dâir işlerin sevgisini aşılamaya
çalışır.
Takıyyüddîn Abdülkerîm
Cîlî hazretleri evliyânın büyüklerindendir. 1365 (H.767) senesinde Bağdad'a
bağlı Ciyl kasabasında doğdu. 1428 (H.832) senesinde vefât etti. İsmâil bin
İbrâhim el-Cebertî hazretlerinin talebeleri arasına girerek hocasının teveccühlerini
kazandı. Bilhassa hadîs, fıkıh ve tasavvufta yüksek derecelere ulaştı. Îmân-ı
Kâmil eserinde şöyle buyurmaktadır:
Şeytan avam tabakasına
yâni ilmi olmayan Müslümanlara önce şehvete dâir işlerin sevgisini aşılamaya
çalışır. Böylece kalp duygularını öldürür. Sonra dünyâ sevgisini vererek
dünyâlık kazanmaya sevk eder. Böylece bu insanların bütün gâyeleri dünyâ talebi
olur. Çünkü cehâletle dünyâ sevgisi bir araya gelmiştir. Sâlih kimseler iyi
ameller işlediklerinde şeytan harekete geçer. Onlara işledikleri ameli güzel
gösterir. Böylece onları ucba ve kendini beğenmişliğe sürükler. Sonunda hiç bir
âlimin öğüt ve nasîhatini dinlemezler. İblis onları bu hâle getirdikten sonra
şöyle der: "Başkaları sizin ibâdetinizin binde birisini yapsa
kurtulur." Bu telkinlere kananlar amellerini azaltırlar. İstirâhat
yolunu tutarlar. Kendilerini yüceltirler, başkalarını hafife alırlar. Artık bu
hâlleri onları peş peşe günâha sürükler. Şeytân âlimi aldatmak için ise onun
ilmi ile devreye girer. Söylediği her sözün hak olduğunu anlatır. Senin gibisi
yok diye telkin eder. Şeytan bu yoldan gitmekle çok muvaffak olur. Büyük İslâm
âlimlerine tâbi olmayıp ilimlerine güvenenlerden pek azı bu hîleden
kurtulabilir."
Talebelerine buyurduğu ve eserlerinde yazdığı bâzı kıymetli sözleri şunlardır:
"Allahü teâlânın
azametini, büyüklüğünü ilimler kavrayamaz. Celâlinin hakîkatını fehimler,
düşünceler idrâk edemez. İlim sâhibi olan, O'nu idrâkten, anlamaktan yana
aczini, çâresizliğini îtirâf etti."
"Aklın nûru îmân
nûrundan azdır. Sebebine gelince, akıl kuşu hikmet kanatları ile uçar. Hikmet
ise delillerden ibârettir. Deliller ise ancak eseri belli şeylere
götürür."
"Bir kimse Allahü
teâlânın kendisini gördüğüne yakîn olarak inanırsa, âzâlarını ve kalbini günâh
işlere kaptırmaz."
"İnsanın kemâl derecesine ulaşıp, tasavvuf makamlarında ilerlemesi, Allahü teâlâyı bilmesine bağlıdır. Bu ise ancak seçilmişlere veya bir mürşidin, yol gösterici rehberin huzurunda yetişenlere nasîb olur."