"Müsâfeha ederken muhabbet geçer...”
04/07/2019 Perşembe Köşe yazarı V.T
Müslümanların, birbiri ile karşılaştıkları zaman, müsâfeha etmeleri
sünnettir.
Ebü’l-Berekât Akûlî hazretleri hadîs ve Hanbelî mezhebi fıkıh âlimidir. 432
(m. 1040) yılında Bağdad civârında Akûl denilen yerde doğdu. 512 (m. 1118)
yılında Bağdad’da vefât etti. Fetvalarında buyurdu ki:
“Müslümanların, birbiri ile karşılaştıkları zaman, müsâfeha etmeleri
sünnettir. Nitekim Süleymân Ebû Dâvûd Sicistânî’nin bildirdiği Hadîs-i şerîfte,
Ebû Zer Gıfârî (radıyallahü anh) buyuruyor ki:
“Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile her karşılaşdığımda, benimle
müsâfeha ederdi.”
Müsâfeha; iki kişinin, sağ elin avuç içleri birbirine yapıştırıp, iki
başparmağın yanlarını birbirine değdirmesidir. Sünnet olan ise, karşılaşınca,
selâm söyleşirken, sağ el dört parmak içlerini, çıplak olarak (eldivensiz,
örtüsüz, karşısındakinin sağ eli dışına başparmağı tarafına) yapıştırmaktır.
Başparmakta bulunan damardan muhabbet yayılır. Müsâfeha ederken, birbirine
muhabbet geçer.”
“Tutulmamış oruçların fidye vererek iskât edilmesi için nass vardır. Namaz,
oruçtan daha mühim olduğundan, şer’î bir özür ile kılınamamış ve kaza etmek
istediği hâlde, ölüm hastalığına yakalanmış bir kimsenin, kaza edemediği
namazları için de, oruçta yaptığı gibi iskât yapılması için, bütün âlimlerin
söz birliği vardır. Namazın iskâtı olmaz diyen kimse, câhildir. Çünkü,
mezheblerin söz birliğine karşı gelmektedir. Hadîs-i şerîfte; (Bir kimse,
başkası yerine oruç tutamaz ve namaz kılamaz. Fakat, onun orucu ve namazı için
fakiri doyurur) buyuruldu."
“Başta ve gövdedeki yaraya konulan ilâcın, sıvı olsun, katı olsun, beyne ve
hazım yoluna gittiği bilinirse, oruç bozulur. İçeri gittiği iyi bilinmezse,
ilâç sıvı ise, İmâm-ı a’zam bozulur dedi. İki İmâm ise, içeri gittiği iyi
bilinmeyince bozulmaz dedi. İçeri sızdığı iyi bilinmeyen ilâç kan ise, üç İmâm
da, bozulmaz dedi.”
“Sabah namazının farzından sonra, güneş doğuncaya kadar nafile namaz
kılmak, tahrîmen mekrûhtur. Sabah namazının sünnetini önceden kılmamış ise,
bunu kılmak da bu yasağın içindedir. Çünkü bu vakit, yalnız farz kılmak için
ayrılmıştır. Yani farzdan sonra güneş doğuncaya kadar namaz kılmayan, hep
farz kılmış sayılmaktadır. Bu ise, sabah sünneti bile olsa, nafile kılmaktan
daha efdaldir. Fakat, bu zaman içinde kaza kılmak mekrûh olmaz. Çünkü hükmen
farz kılmış sayılmak, sünnetten efdaldir. Kazâ kılmak ise, hakîkî farz kılmak
olup, bundan daha çok efdaldir.”