Ölüme hazırlanmanın önemi!..
04/07/2023 Salı Köşe yazarı R.A
Bilindiği gibi, yüce Allah, bütün yaratıkları içinde, insanı
eşref-i mahlûkât, zübde-i kâinât yapmış, en güzel bir kıvâmda kılmış ve diğer
yaratıkları da onun istifâdesine vermiştir. Herhangi birimizi bir taş, ot,
hayvân olarak yaratsaydı, ne lâzım gelirdi? Binâenaleyh bizlerin insan olarak
yaratılması çok büyük bir ni’mettir.
Burada
ifâde edelim ki, İslâmî ilimlerden önemli bir branş olan “Akâid” veya “Kelâm”
ilmine dâir kitaplarda, varlıklar 3 gruba ayrılır: 1- “Vâcibü’l-vücûd”, 2-
“Mümkinü’l-vücûd”, 3- “Mümteniu’l-vücûd”.
Ma’lûm
olduğu üzere “Vâcibü’l-vücûd”, varlığı
muhakkak lâzım olan, behemehâl bulunması lâzım gelen, “olmazsa
olmaz” diye ifâde edilen varlık ki, bu, sâdece yüce
Allah’tır.
“Mümkinü’l-vücûd”, bulunmasıyla bulunmaması
müsâvî, eşit olan varlıklar olup bütün insanlar, hayvanlar, bitkiler,
cansızlar, diğer bütün yaratıklar bu gruba girerler;
bunlardan herhangi birinin eksik olmasından dolayı hiçbir şey lâzım gelmez,
bunlardan birinin bulunmaması çok mühim bir eksiklik teşkîl etmez.
“Mümteniu’l-vücûd” ise, mevcûdiyeti muhâl,
imkânsız olan varlık ki, bu da Cenâb-ı Hakk’ın eşinin, benzerinin, zıddının,
hanımının, çoluk-çocuğunun vs. bulunması gibidir. Böyle bir şeyin olması imkân
dâhilinde değildir, muhâldir, mümkün değildir.
Burada
şunu kesinlikle bilmeliyiz ki, herhangi bir insanın, bu dünyâya
gönderilmesi, yaratılması, bir ihsândır, bir ni’mettir.
Cenab-ı
Hak, insanlara muhtâc oldukları her türlü ni’meti lutfetmiştir. O'nun,
kullarına verdiği ni’metleri o kadar çoktur ki, hem de sayılamayacak kadar
[nâ-mütenâhî], ya’nî sonsuzdur. Nitekim “İbrâhîm sûresi”nin 34.
âyetinde [meâlen] bu husûs şöyle ifâde edilmektedir:
"Allah, istediğiniz şeylerin hepsinden size verdi. Eğer
Allah'ın bunca ni’met[ler]ini teker teker sayacak olsanız, onu kısım kısım bile
sayamazsınız. Gerçekten insan çok zâlim, çok nankördür."
“Nahl sûresi”nin 18. âyeti de bu husûsu te’yîd
etmektedir. Şöyle ki: "Hâlbuki Allah'ın nimet[ler]ini
teker teker saymaya kalkışsanız, icmâlen [özet olarak] bile sayamazsınız.
Muhakkak ki, Allah gafûrdur [çok bağışlayıcıdır], rahîmdir [çok
merhametlidir]" buyurulmuştur.
Bizlere verilen ni’metlere, kuşbakışı bir göz atacak olursak:
Cenâb-ı Hakk’ın, bizleri,
mahlûkâtın en şereflisi insan olarak yaratması, ahsen-i takvîm üzere
halketmesi, akıl vermesi, her biri dünyâlar değerinde olan vücut uzuvlarımızı
lutfetmesi, sıhhat ve âfiyet üzere yaşatması, muhtaç olduğumuz her ni’meti
ihsân etmesi; dünyânın en güzel ülkelerinden biri olan bir memlekette
göndermesi, eşler-çocuklar-torunlar vermesi, ilim lutfetmesi, para-pul,
mal-mülk, servet ü sâmân, mevkı-makâm vermesi… vesâire daha pek çok ni’met
sayılabilir; bunların her biri çok değerli ihsânlardır.
Bu ni’metlerden herhangi biri noksân, eksik olursa, hemen feverân etmemek gerekir. Zîrâ hayât ve ölümün yaratılmasında imtihân maksadı vardır. Bilindiği gibi bu dünyâ bir imtihân yeridir.