"Ey Allah yolunda cihâda çıkanlar!.."
04/07/2023 Salı Köşe yazarı V.T
Mevdûd Çeştî hazretleri evliyânın büyüklerindendir. 1040 (H.
437)’de Afganistan’da Çeşt'te dünyâya geldi. Babası Ebû Yûsuf, Ahmed-i Nâmıkî
ve Necmüddîn Ömer'den ilim öğrendi. Ayrıca ilim tahsil etmek için; Kudüs,
Buhârâ, Belh ve daha birçok yere gitti. 1133 (H. 527) senesinde Çeşt şehrinde
vefât etti...
Mevdûd Çeştî, herkese tevâzu ve hürmet gösterirdi. Büyük küçük
herkes istifâde etmek için onu ziyâret ederdi. O da gelenlerle, büyük, küçük,
hizmetçi demeden ilgilenir, dertlerini dinlerdi. Huzûruna gelenlere önce selâm
verir, ayağa kalkardı. Kendisine: "Yâ Hâce! Büyük ve küçükten ilk defâ
selâm verecek kimdir?" diye suâl edildi. Buyurdu ki: "Büyük, küçüğe
selâm verir. Allahü teâlâ da, Peygamber efendimize mîrâcda önce selâm verdi ve
(Es-selâmü aleyke eyyühennebiyyü) buyurdu. Peygamber efendimiz de, karşılaştığı
kimseye önce kendisi selâm verirdi. Peygamber efendimiz böyle yaparken, biz,
nasıl olur da O'na muhâlefet ederiz! Sonra Resûlullah'a uymak, bize farz-ı
ayndır."
"Bir kimse beş vakit namazından birini kılmasa ve hangisini
kılmadığını bilmese ne yapması îcâb eder?" diye suâl edildiğinde; "Bu
gibilerin kalbi Hak'tan gâfildir. Cezâ olarak beş vakit namazın hepsini kazâ
etmelidir” buyurdu.
Bir zaman mücâhidler savaşa gitmek istediklerinde ona uğrayıp
duâ istediler. O; "Ey Allah yolunda cihâda çıkanlar! Günahlarınızdan tövbe
ediniz. Çünkü bu elinizdeki kılıçlardan daha çok size siper olur" buyurdu.
Ona; "Ey Allah'ın veli kulu! Kişinin estağfirullah
demesinin mânâsı nedir?" diye sordular. O; "Yâ Rabbî! Beni
günahlarımın yükünden kurtar demektir" buyurdu.
Sohbetlerinde buyurdu ki: “Cennet ehli Cennet'te bir şey isteyip, temennî
ettiğinde o nîmet hemen verilir."
“Allahü teâlânın sevgili kulları kendilerine gelen lokmaların nereden
geldiğini iyi bilirler."
"İlim yükseltir, cehâlet alçaltır."
"Sabır şecâat, yalan âcizlik, doğruluk kuvvettir."
“Boş oturmayınız. Çünkü ölüm peşinizdedir.”
“Zâhirî ilimler kâlden (sözden), bâtınî bilgiler ise hâlden
başka bir şey değildir.”
"Şu beş husus şekâvet, bedbahtlık alâmetidir: Kalp
katılığı, ağlamayan göz, hayânın azlığı (yokluğu), dünyâya rağbet etmek,
ihtiras ve tûl-u emel arzusu."
"İnsan, ihsân ve iyiliğin her şeklini yerine getirse, fakat
sâdece kümesindeki tavuğa kötülük etse, yine de muhsin denilen iyi insanlardan
olamaz."
"Fütüvvet, dostların kusurlarını hoş görmektir."