Evliyânın her istediği Allah ve âhiret içindir
04/07/2024 Perşembe Köşe yazarı V.T
Veliler dünyâya değer
vermedikleri için, Allahü teâlâdan dünyâ için bir şey istemezler...
Ebû Ali Tunusî
hazretleri Tunus'ta yaşamış Halvetî büyüklerindendir. Mâlikî mezhebi âlimi olup
Salyâne şehrinde zâviyesi vardı. 1256 yılında Tunus'ta Hammûde şehrinde vefât
etti. "Hizb-ül-Latîf" adlı bir eseri vardır. Bu kitabında şöyle
anlatır:
Evliyâ ve
peygamberler, ne kadar yüksek olurlarsa olsunlar, Allaha kul olmaktan
kurtulamazlar. Hârika, kerâmet hâsıl olmasında, kulların hiç tesiri olmadığı
gibi, âdet üzere yaratılmakta olan şeylerde de, tesirleri yoktur. Her şeyi,
yalnız Allahü teâlâ yaratmaktadır. Evliyânın ve peygamberlerin, hiçbir şeyin
yaratılmasında tesirleri olmaz. Fakat Allahü teâlâ, evliyâsını ve
peygamberlerini, başka kullarından üstün tutmuş, başkalarına vermediği
nimetlerini, bunlara ihsân etmiştir. Allahü teâlâ, her insanın istekli işlerini,
insanların istemelerinden sonra, dilerse yaratmaktadır. İnsanların istediği
şeyleri, O istemezse yaratmaz. İnsanların istedikleri bazı şeyleri, O da hep
istemekte ve hep yaratmaktadır. Meselâ, insan kolunu kaldırmak, gözünü kırpmak
isteyince, o da hemen istemekte ve hemen onun kolunu kaldırmaktadır. İstememesi
pek nâdirdir, insanların bazı isteklerini ise, O nadiren istemekte ve yapmakta
ve çok zaman istemeyip yapmamakta, yani yaratmamaktadır.
Dünyâdaki
isteklerimizin çoğu böyledir. Fakat bu da, insandan insana değişmekte olduğu
her gün görülmektedir, işte Allahü teâlâ, evliyâsının ve peygamberlerin
isteklerinin çoğunu, kol kaldırmak ve göz kırpmak gibi, hemen dilemekte ve
yaratmaktadır. Bu onlara karşı, Allahü teâlânın bir ihsânıdır. Burada, evliyânın
birbirlerine göre farkları olduğu gibi, hiçbir veli, hiçbir peygamber
derecesine varamaz. Hiçbiri dünyâya değer vermedikleri için, Allahü teâlâdan
dünyâ için bir şey istemezler. Dünyâdan her istedikleri de âhiret için ve Allah
içindir.”
Zühd, sabır, riyâzet,
açlık gibi sıkıntı çekmenin İslâmiyete uymadığını zannetmemelidir. Çünkü
İslâmiyet, bedene eziyet ve zarar veren şeyleri yasak etmiştir. Bu riyâzetler,
tasavvufculara zarar vermemektedir. Bunlar da, İslâmiyetin her hükmü gibi,
Resûlullahtan gelen İslâm dininden bir parçadırlar. Bu işleri ve bunları yapan
evliyâyı inkâr etmek, dînin bir parçasını inkârdır.