Günden güne zayıflıyordu...
04/09/2019 Çarşamba Köşe yazarı A.U
Abdülkâdir-i Geylânî hazretleri zamânında bir kadın, yanına küçük
oğlunu aldı.
Bu zâtın dergâhına vardı.
Ve huzuruna çıkarak;
“Ey efendim! Oğlumu, size teslim ediyorum. Eti sizin, kemiği benim” dedi.
Büyük velî kabul etti.
Ve ona buyurdu ki:
“Peki bacım, gidebilirsin.”
Ve ilk olarak, “nefisle mücâhede” emrini verdi çocuğa.
Çocuk az yiyordu. Ve az uyuyordu.
Günden güne zayıflıyordu.
Bir ara annesi geldi dergâha.
Oğlunu gördü.
Baktı ki, sararmış solmuş.
Âdeta deri kemik kalmış.
Bu hâle çok üzüldü.
Sebebini merak etti.
Ve öğrendi ki, yavrucak, sırf arpa ekmeği yiyordu.
Üzülüp oradan çıktı..
Gavs-ı âzam'ın huzûruna girdi...
Gördü ki “tavuk” yiyor mübârek.
Kısa aklı, bundaki hikmeti anlayamadı.
Sitemli bir edâ ile;
“Ey efendim! Siz tavuk yiyorsunuz, benim oğlum kuru ekmek yiyor. Açlıktan
ölecek neredeyse, bu nasıl iştir?” diye dert yandı.
Büyük velî ayağa kalktı.
Kemikleri bir araya topladı.
Ve onlara buyurdu ki:
“Allahın izniyle kalk!”
Tavuk dirilip kalktı ânında.
Kadın bunu gördü. Utandı öyle söylediğine.
Çok pişmân oldu. Büyük Velî kadına döndü.
Ve buyurdu ki:
“Senin oğlun da nefsini ıslah etsin, o zaman istediğini yesin!..”