İslamiyet bozulmadı ki düzeltilsin!
04/09/2020 Cuma Köşe yazarı O.Ü
Reformcular İslamiyeti âdete, modaya göre değiştirmeye kalkıştılar!
Sual: Kendisini din adamı tanıtan reformcu Mûsâ Beykiyef, gençleri
aldatabilmek için; “Zamanımıza göre, dinimizde de yenilikler yapılmalıdır.
Dinde bulunmayan birçok şeyler, hurafeler, sonradan İslamiyete karışmıştır.
Bunları temizlemek, dinimizi ilk zamanındaki doğru, temiz hâline getirmek
lazımdır” diyor. İslam dininin böyle bir şeye ihtiyacı var mıdır?
Cevap: Müslümanlarda, birkaç yüz seneden beri bir duraklama, hatta gerileme
olduğu meydandadır. Bu gerilemeyi görerek, İslamiyetin bozulduğunu söylemek,
çok haksız ve pek yanlıştır. Geri kalmanın sebebi, Müslümanların dine
sarılmamaları, dinin emirlerini yerine getirmekte gevşek davranmalarıdır. İslam
dinine, başka dinlerde olduğu gibi, hurafeler karışmamıştır. Cahillerin yanlış
inanışları ve konuşmaları olabilir. Fakat bunlar, İslamın temel kitaplarında
bildirilenleri değiştirmez. Bu kitaplar, Resulullah Efendimizin sözlerini ve
Eshâb-ı kiramdan gelen haberleri bildirmektedir. Hepsi, en salahiyetli âlimler
tarafından yazılmıştır. Bütün İslam âlimlerince söz birliği ile beğenilmiştir.
Asırlar boyunca, hiçbirinde hiçbir değişiklik olmamıştır. Cahillerin
sözlerinin, kitaplarının ve dergilerinin hatalı olması, İslamiyetin temel
kitaplarına kusur ve leke kondurmaya sebep olamaz.
Bu temel kitapları her asrın modasına, gidişine göre değiştirmeye
kalkışmak, her zaman için yeni bir din yapmak demek olur. Böyle değişiklikleri,
Kur'ân-ı kerime ve hadis-i şeriflere uydurarak yapmaya kalkışmak, Kur'ân-ı
kerimi ve hadis-i şerifleri bilmemenin, İslamiyeti anlamamanın alametidir.
İslamın emirlerinin, yasaklarının zamana göre değişeceğini sanmak, İslam
dininin hakikatine inanmamak olur. Bir âyet-i kerimede meâlen;
(Müminler ma'rûf olan şeyleri emreder) buyuruldu. Kur'ân-ı kerime, İslamiyete saygısızca saldıran aşırı reformculardan Ziya Gökalp ve benzerleri, bu âyet-i kerimedeki ma'rûf kelimesine, örf, adet diyerek, İslamiyeti âdete, modaya göre değiştirmeye kalkıştılar. Bunların dediği gibi, İslamiyet âdetlere yer verseydi, daha başlangıcında cahil Arabların kötü âdetlerini yasak etmez ve Kâbe'nin içine kadar girmiş bulunan putperestliği hoş görürdü. Âyet-i kerimedeki ma'rûf kelimesi, İslamiyetin kabul ettiği iyilikler demektir.