Allahü teâlâdan başka bir şeye gönül vermek!
04/09/2021 Cumartesi Köşe yazarı V.T
“Gönül kapılarının
açılmasında elde edilebilecek en büyük nasîb, gaflet hâlinden
kurtulabilmektir.”
Kayserili Dâvûd Hoca
Osmanlı Devleti’nin ilk fıkıh âlimlerinden ve evliyânın büyüklerindendir.
Kayseri’de doğdu. İlk tahsilinden sonra Mısır’a gitti. Kâhire’de Sadrüddîn-i
Konevî hazretlerinin talebelerinden Kemâlüddîn Kâşânî’nin talebeleri arasına
katıldı. Tasavvuf yolunda da ilerleyip, yüksek derecelere kavuştu. Osmanlı
Sultanı Orhan Gazi, davet edip, İznik’teki Orhâniye Medresesi’ne müderris
tayin etti. İlk Osmanlı medresesinin ilk müderrisi olması dolayısıyla, Osmanlı
devletinin ilmiye heyetini teşkil eden ilk kadrolar onun talebeleri arasında
yetişti. 751 (m. 1350) yılında İznik’de vefât etti. Buyurdu ki:
“İnsanlar iki
kısımdır. Birinci kısım, dünyâ ile uğraşanlar olup, onu imâr etmeye çalışır.
Onun yolunun esâsı dünyâ ile uğraşmaktır, ikinci kısım insanlar ise, manâ âlemi
ile, manevî işlerle uğraşan kimseler olup, bunlar, matlûba (Allahü teâlâya)
kavuşmak, O’nu taleb etmek (istemek) arzusuyla yanarlar. Bütün gayretleri bunun
içindir.”
“Yaptığın bütün
ibâdetlerde gayen, sâdece kendisine ibâdet ettiğin Allahü teâlâya yakınlık
olsun. Hattâ bu gaye, ecir ve sevâbdan daha önce olmalı! Allahü teâlâya yakın
olmak nimeti ele geçince, öyle sevâblar, öyle ecirler gelir ki, anlamak,
hesap etmek mümkün olmaz.”
“Kalbin tam bir ihlâs
ile (La ilahe illallah=Allahü teâlâdan başka hiçbir ilâh yoktur) diyerek
bir defa Allahü teâlâya yönelmesi, Allahü teâlâdan gâfil olarak yapılan yer
dolusu ibâdetten hayırlıdır.”
“Mümin kulların
kalpleri, evliyânın kalplerinin gölgeleri altındadır. Evliyânın kalpleri,
enbiyânın (peygamberlerin) kalplerinin gölgesi altındadır. Enbiyânın kalpleri
de, Allahü teâlânın inâyet ve yardım nûrları altındadır.”
“Gizlilik hâlinde bir
şeyin saklı ve gizli kalması, mühim değildir. Asıl mühim olan, zuhur (açıklık)
hâlinde o şeyin gizli kalabilmesidir.”
“Gönül kapılarının
açılmasında elde edilebilecek en büyük nasîb, gaflet hâlinden kurtulabilmektir.”
“Bir kimse, sahibi olan Allahü teâlâyı bırakır, O’ndan başka birine kalp gözünü çevirip, ona bakar ve ona gönül verirse, başına şu üç şey gelir: 1- Kalbinde, ilâhî nûrları müşâhede etmesine, hakkı ve hakîkati görmesine mâni olan perde hâsıl olur. 2- Kalbini hangi sebeple mahlûklara kaptırdığına dâir hesaba çekilir. 3- Allahü teâlâdan başka bir şeye gönül verdiği ve niyeti bozuk olduğu için azap görür.”