Yalancılarla beraber olmaktan sakının!..
04/12/2019 Çarşamba Köşe yazarı V.T
Yalan söylemek, pek bayağı bir iştir. Zilleti gerektiren şeylerin en
büyüğüdür.
Ebû Hasin El-Vâdiî hazretleri fıkıh ve hadîs âlimlerindendir. Kûfe’de
doğdu. Bağdâd’da hadîs-i şerîf öğrenip ilim tahsil ettikten sonra Kûfe’ye
döndü. 296 (m. 909)’da vefât etti. Bir sohbetinde buyurdu ki:
Yalan söylemek, pek bayağı ve aşağı bir iştir. Dünyâda zilleti gerektiren
şeylerin en büyüğüdür. Âhırette ise zelîl ve rüsvây olmayı icap ettiren
pek fenâ bir şeydir. Yalan, münâfıklığın en büyük alâmetlerindendir. Ahlâkın
düşüklüğünü gösteren kuvvetli bir delîldir. Yalancıya hiçbir zaman
güvenilmez. Yalancı, konuştuğu zaman doğru konuşmaz. Hadîs-i şerîflerde
buyuruldu ki: “Münafığın alâmetleri üçtür. Konuştuğunda yalan söyler. Bir
vaatte bulunduğu zaman vaadinde durmaz, kendisine bir şey emânet edildiğinde
hıyânet eder.”
Mûsâ aleyhisselâm, Allahü teâlâya niyazında; “Yâ Rabbî! Hangi kulunun ameli
daha hayırlıdır?” diye suâl edince, Allahü teâlâ buyurdu ki: “Dili yalan
konuşmayan, kalbi günah ile meşgul olmayan ve zinâ yapmayan.”
Ali bin Ebî Tâlib (radıyallahü anh) buyurdu ki: “Allahü teâlânın katında en
büyük hatâ, dilin yalan söylemesidir, en kötü pişmanlık da, kıyâmet günündeki
pişmanlıktır.”
Lokman Hakim buyurdu ki: “Yalancılıkla tanınan kimsenin ilk cezası,
konuştuğu zaman sözünün tasdik edilmemesidir.”
Yalancı kimse ile beraber olmaktan sakın. Eğer onunla birlikte bulunmak
mecbûriyetinde kalırsan, söylediklerine inanma. Bununla beraber, kendisini
yalancı kabul ettiğini de ona bildirme. Çünkü böyle yaparsan, sana biraz
muhabbeti varsa onu da bırakır.
İnsanın yalan konuşmak hafifliğinde bulunmasının sebeplerinden bazıları
şunlardır:
Bir menfaatin bulunması ve bir zararın giderilmesinin söz konusu olması,
insanı aldatıp yalan konuşmasına sebep olabilir. Düşmanından intikam almak
düşüncesi de yalan söylemeye sebep olabilir. Bu kısım, yalan çeşitlerinin en
şiddetlilerindendir. Çünkü bunda taşkınlık vardır. Güzel konuşmuş olmak
düşüncesi de yalan konuşmayı meydana getiren sebeplerdendir. Böyle yapmak
mahlûku râzı etmiş olsa bile, mahlûkâtı yaratan Allahü teâlâyı gadablandırır.
Böyle bir şeyi akıl kabul etmez, din buna müsâade etmez ve mürüvvet de bunu hoş
karşılamaz.