"Allah'tan hayâ etmek, müminlerin hazinesidir”
05/01/2023 Perşembe Köşe yazarı V.T
"Allahü teâlâdan korkmanın
hakikî olduğunun alameti, O'ndan başka hiçbir şeyden korkmamaktır.”
Ebû Ali Rodbârî hazretleri evliyânın büyüklerindendir. Bağdâd’da
doğdu. Mısır’da yerleşti. 321 (m. 933)’de vefât etti. Cüneyd-i Bağdadî,
Ebü’l-Hüseyn Nûri ve başka zâtların sohbetlerinde bulunup, yüksek ilimlerinden
istifâde etti. Tasavvufun inceliklerine dâir çok güzel sözleri ve çok sayıda
hoş menkıbeleri vardır. Ebû Ali Rodbârî hazretleri buyurdu ki:
"Bir kimsenin Allahü teâlâdan korkmasının hakikî olduğunun
alameti, Allahü teâlâdan başka hiçbir şeyden korkmamasıdır.”
“Havf (Allahü teâlânın azâbından korkmak) ve Reca (Allahü
teâlânın rahmetinden ümidli olmak), bir kuşun iki kanadı gibidir. İkisi birden
bulunursa, hem kuş, hem de uçuş düzgün ve mükemmel olur. Kanatların birisi
bulunmazsa, kuş da, uçuş da noksan olur. Kanatlarının ikisi de bulunmazsa kuş
ölüme terk edilmiş olur.”
“Ehil olmayan bir kimse ile oturmak; insanı, dar bir zindanda
olmaktan daha çok sıkar.”
“Her şeyin bir nasîhatçısı bulunduğu gibi, kalbin nasîhatçısı da
hayadır. Allahü teâlâdan hayâ etmek, müminlerin hazinesidir.”
“Muhabbetin alameti muvafakat, yani emredilene uyup, peki
demektir.”
“Kulda şu dört hâlden en az biri mutlaka bulunur: 1. Şükretmeyi
icab ettiren, nimet, 2. Hep Allahü teâlâyı hatırlamayı icab ettiren minnet, 3.
Sabır icab ettiren mihnet, 4. Af dilemeyi icab ettiren hata.”
“Affa, mağfirete, müsamahaya kavuşurum diyerek, günahlardan
tövbe etmeyi terk etmek, o günahı işlemekten daha beterdir. Tövbe ve
pişmanlıktan Allahü teâlânın hoşnutluğu vardır.”
“Tövbe; pişmanlık ve günahı bırakmaktır.”
“Kendinden aşağı olana saldırmak, zayıflıktır. Kendinden üstün
olana saldırmak ise cür’ettir.”
“Tefekkür dört türlü olur: Allahü teâlânın mahlûklarındaki güzel
san’atları, faydaları düşünmek, O’na inanmaya ve sevmeye sebep olur. O’nun
vadettiği sevapları düşünmek, ibadet yapmaya sebep olur. O’nun haber
verdiği azapları düşünmek, O’ndan korkmaya, kimseye kötülük yapmamaya
sebep olur. O’nun nimetlerine, ihsânlarına karşılık, nefsine uyarak günah
işlediğini, gaflet içinde yaşadığını düşünmek, Allahtan hayâ etmeye,
utanmaya sebep olur.”
“Bir kimsede, huşu içinde kalb, zühd ve kanaat beraber
bulundukça, afetlerden emîn olur.”
“Sıkıntılara sabretmeyen kimsede rızâ yoktur. Nimetlere şükretmeyen kimsede kemâl yoktur. Allahü teâlâya yemîn ederim ki, ârifler Allahü teâlâya, muhabbet, O’nun takdîrine rızâ ve O’nun nimetlerine şükrederek vâsıl olmuşlardır.”