Allah'ın düşmanına yardım etmek!..
05/01/2024 Cuma Köşe yazarı V.T
Allahü teâlâ buyuruyor ki: "Nefsine düşmanlık et! Çünkü nefsin, benim
düşmanımdır."
Şeyh Muhammed İhsân, Silsile-i aliyyeden olan Mazhar-ı Cân-ı Cânân
hazretlerinin olgun halîfelerindendir. Abdülhak-ı Dehlevî'nin soyundandır.
Hicri on üçüncü asrın ortalarında Hindistan’da Delhi’de vefât etti. Bir gece
rüyâsında Mazhar-ı Cân-ı Cânân'ı gördü. Süt ile pirinç pilavı yiyordu.
Yemeğinden artanı Muhammed İhsân'a verdi. O da yiyip çok lezzet aldı. Heyecanla
uyandı. Mazhar-ı Cân-ı Cânân'ın talebeleri arasına girdi. Müceddidiyye yolunda
çok yüksek makamlara kavuştu.
Bir gün Şeyh Muhammed İhsân'ın yanında birisi, Senâullah-ı Sebnehlî'nin şu
sözünü nakletmişti: "Senâullah buyurdu ki: Hazret-i İmâm-ı Rabbânî
Müceddîd-i elf-i sânî'nin mübârek kalbinden, büyükler yolunun feyiz ve nûrları,
coşkun bir sel gibi kalpteki bütün karartı ve lekeleri silip götürdü."
Sohbette bulunan bir talebe bu sözü işitince, öyle derinden bir iç çekince,
kendinden geçip bayıldı.
Şeyh Muhammed İhsân'ın kerâmetleri pek çoktur. Kendisi şöyle anlatır: "Bir
defâsında bulunduğumuz bölgeyi düşman istilâ etmişti. Ben kendi küçük hücremde,
odamda tam bir tevekkül ile oturmuş, Allahü teâlânın zikri ile meşgûldüm. Her
tarafı istilâ edip, yağmalayan fitnecilerin rahatsız etmesinden Allahü teâlâya
sığındım. O gün akşama kadar, fitneci ve yağmacılar her tarafı perişân
ettikleri hâlde, Allahü teâlânın izni ile onlardan hiçbiri benim bulunduğum
yere gelmedi."
Bir sohbetinde, İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin mektubatından şunları anlattı:
İnsanların nefs-i emmâresi mevki almak, başa geçmek sevdâsındadır. Onun bütün
arzusu, şef olmak, herkesin, kendisine boyun bükmesidir. Kendinin kimseye
muhtaç olmasını, başkasının emri altına girmesini istemez. Nefsin bu arzuları,
ilah olmak, mâbut olmak, herkesin kendine tapınmasını istemek demektir. Allahü
teâlâya şerîk, ortak olmayı istemektir. Hattâ nefis, o kadar alçaktır ki,
ortaklığa râzı olmayıp, âmir, hâkim, yalnız kendi olsun, her şey, yalnız onun
emri ile olsun ister. Hadis-i kudsîde, Allahü teâlâ buyuruyor ki:
(Nefsine düşmanlık et! Çünkü nefsin, benim düşmanımdır.) Demek oluyor ki, nefsi
kuvvetlendirmek, onun, mal, mevki, rütbe, herkesin üstünde olmak, herkesi aşağı
görmek gibi isteklerini yapmak, Allahü teâlânın bu düşmanına yardım ve onu
kuvvetlendirmek olur ki, bunun ne kadar feci, korkunç bir suç olduğunu anlamalıdır.
Allahü teâlâ, hadis-i kudsîde buyuruyor ki:
(Büyüklük, üstünlük, bana mahsûstur. Bu ikisinde, bana ortak olmak isteyen,
büyük düşmanımdır. Hiç acımadan, onu Cehennem ateşine atarım.)