Hemen fırladı ayağa!..
05/03/2021 Cuma Köşe yazarı A.U
Amasya velîlerinden Alî Hâfız Efendi’nin talebelerinden biri,
bu zâtı görmeden önce, elinde saz, köy köy dolaşır, saz çalıp türkü söylerdi.
Sesi de güzeldi.
Bir gün Alî Hâfız ismini duydu.
Merak edip evine gitti.
Sohbetini dinledi.
Aklında, öğrenmek istediği bâzı dînî suâller vardı.
Onları sormak istedi.
Fakat soramadı.
Çünkü unutmuştu.
Birini bile hâtırlayamadı.
Ancak Alî Hâfız Efendi, onun soracağı şeyleri biliyordu.
O sormadan hepsini cevapladı.
Teker teker anlattı.
Uzun uzun îzâh etti.
O, bu kerâmeti görünce, Alî Hâfız Efendi'nin mübârek bir zât olduğunu çok
iyi anladı.
Onu çok sevdi.
Hattâ hayrânı oldu.
Talebesi olmak istedi.
Alî Hâfız Efendi kabul edince çok sevindi.
“Ama bir şartım var" dedi.
Büyük zât sordu:
"Nedir o şartın?"
"Saz çalmama izin vereceksiniz.”
O zaman buyurdu ki:
"Peki, çal çalabilirsenl!"
Delikanlı yine çok sevindi.
Ancak çalamıyordu artık.
O arzu silinmişti kalbinden.
Artık çalmak istemiyordu.
Zîrâ Alî Hâfız Efendi, ona;
"Çal çalabilirsen" demişti!..