Dünyada dert, bela olmasaydı
05/04/2020 Pazar Köşe yazarı O.Ü
"Belalar, sıkıntılar, bu büyüklere, sevdiklerinden gelen her şey,
tatlı olmaktadır."
Sual: Allahü teâlâ, her şeye kadirdir. İman edenlere, hem dünyada, hem de
ahirette nimetler, lezzetler verseydi ve dünyada verdiği lezzetler, ahirette,
bunların elem çekmesine sebep olmasaydı, daha iyi olmaz mı idi?
Cevap: Bu konuda Mektûbât kitabında buyuruluyor ki:
“İnsanlar, dünyada, birkaç gün dert, bela çekmeselerdi, Cennetin
lezzetlerinin kıymetini anlamazlardı ve ebedi nimetlerin kıymetini bilmezlerdi.
Açlık çekmeyen, yemeğin lezzetini anlamaz. Acı çekmeyen, rahatlığın kıymetini
bilmez. Dünyada bunlara elem vermek, sanki daimî lezzetleri arttırmak
içindir. Bu elemler, bir nimet olup, cahil halkı denemek için, büyüklere
verilen nimetler, elem olarak gösterilmektedir. Yabancılara elem şeklinde
gösterilen, dostlar için nimettir.
Belalar, sıkıntılar, cahil için sıkıntı ise de, bu büyüklere,
sevdiklerinden gelen her şey, tatlı olmaktadır. Nimetlerden lezzet aldıkları
gibi, belalardan da lezzet duyarlar. Hatta, bela sadece sevgilinin arzusu olup,
kendi istekleri karışmadığı için, daha tatlı gelir. Nimetlerde bu lezzet
bulunamaz. Dünyada dert ve bela olmasaydı, bunların gözünde, dünyanın hiç
değeri olmazdı.
O hâlde, Allahü teâlânın dostları, dünyada da, ahirette de lezzetli ve
sevinçlidir. Dertlerden aldıkları lezzetler, ahiret lezzetlerinin azalmasına
sebep olmaz. Ahiret lezzetlerini gideren, cahillerin aradıkları lezzetlerdir.
Bu dünya, imtihan yeridir. Burada hak, batıl ile; haklı, haksız ile karışıktır.
Burada, dostlarına sıkıntılar, belalar vermeseydi, yalnız düşmanlarına
verseydi, dost, düşmandan ayrılır, belli olurdu. İmtihanın faydası kalmazdı.
Hâlbuki, gayba iman etmek lazımdır. Dünyanın ve ahiretin bütün saadetleri,
görmeden inanmaya bağlıdır.
Allahü teâlâ, dostlarını mihnet ve bela içinde göstererek, düşmanlarının
gözünden sakladı. Dünya, imtihan yeri oldu. Dostları, görünüşte belada,
hakikatte ise, zevk ve lezzettedir.
Allahü teâlâ her şeye kadirdir. Dostlarına hem dünyada, hem de ahirette rahatlık
verebilir. Fakat, âdeti böyle değildir. Kudretini, hikmeti ve âdeti altına
gizlemeyi sever. İşlerini, yaratmasını, sebepler altında gizlemiştir. O hâlde,
dünya ahiretin aksi olduğundan, dostların, ahiret nimetlerine kavuşmak için,
dünyada sıkıntı çekmeleri lazımdır.”