"Oruç lüzumsuz bir amel değildir!.."
05/04/2024 Cuma Köşe yazarı V.T
"Oruç, yalnız aç ve susuz kalmaktan ibâret değildir. Orucun bâtınî birçok hikmet ve faydaları vardır."
Harputlu İshak Efendi Osmanlı âlim ve velîlerindendir.
Harput'un Percenç köyünde 1803 (H.1218) senesinde doğdu. İlk tahsîlini
Harput'ta yaptıktan sonra, ilim öğrenmek için İstanbul'a gitti. Fâtih Câmii
etrâfındaki Sahn-ı Semân Medreselerinde ders gördü. İstanbul'da uzun bir tahsîl
hayâtından sonra icâzet, diploma aldı ve Harput'a döndü. Harput Meydan Câmii
Medresesinde ders verdi ve çok sayıda talebe yetiştirdi. Zamânın Sultânı
Abdülazîz Han tarafından İstanbul'a dâvet edildi. Sultan ona huzur hocalığını
verdi. Sultan Abdülhamîd Han zamânında Dârülmaârif hocalığına getirildi. 1891
(H.1309) senesinde İstanbul'da vefât etti...
Hıristiyanların; "İslâmiyet kılıç zoruyla yayıldı
ve kabûl ettirildi" iddiâlarını değişik delillerle çürüten Harputlu İshak
Efendi; "Saldırmakla, öldürmekle bu yüce din yayılmadı. Bu devletleri
ayakta tutan, yaşatan büyük ve başlıca kuvvet; îmân, adâlet, doğruluk ve
fedâkarlık kudretiydi. Ruslar, yüz yıldan beri istilâ ettikleri Kazan,
Özbekistan, Kırım, Dağıstan ve Türkistan'da bulunan Müslümanların küçük
çocuklarından, en ihtiyarına kadar her ferd için senede birer altın
almışlardır. Ayrıca askerlik yapmak, mekteplerde Türkçe konuşturmayıp, zorla
Rusça öğretmek gibi çeşitli işkence ve zorlamalara rağmen bu kadar senedir
Rusya'daki Müslümanlardan kaç kişi Hıristiyan olmuştur?" buyurdu.
Yine Protestanların; "Oruç tutmak gibi ağır bir
yükü, insanlara yüklemek yerine, insanın yalnız bozuk, kötü niyetlerden ve
bâtıl düşüncelerden kendini uzaklaştırmasını herkese tavsiye ederiz"
sözlerine ise; "Allah tarafından gönderilen hak dînin ahkâmını insanlar
değiştiremezler. Oruç, yalnız aç ve susuz kalmaktan ibâret değildir. Orucun
bâtınî birçok hikmet ve faydaları vardır. İlâhî esaslar üzerine binâ edilmiş
olan bir farzı papazların ve hiçbir kimsenin tahrif etmeye, değiştirmeye
salâhiyeti yoktur. Oruç zâhirî ve lüzumsuz amel değildir."
Harputlu İshak Efendi buyurdu ki:
"Akıl sâhibi olan herkesin açıkça gördüğü gibi, kâinâta ibret nazarıyla
bakıldığında, bütün işlerin ve hallerin, bir düzen içinde değişmeyen kânunlara
bağlı olduğu görülür. O kânunları koyan ve aynı şekilde hıfz eden bir
yaratıcının, yâni vâcib-ül-vücûd olan Allahü teâlânın lâzım olduğu, aklıselîm sâhibi
kimseler tarafından hemen anlaşılır. İşte cenâb-ı Hak, bu her şeyin ilk
başlangıcı ve keyfiyeti, nasıl olduğu akıl ile anlaşılmayan ezelî ve ebedî olan
mutlak yaratıcısıdır. O, bütün kemâlâtı ve üstünlükleri kendisinde
toplamıştır."