"Ey Resûlüm, sen onları simalarından tanırsın!.."
05/05/2022 Perşembe Köşe yazarı V.T
“Sadakalarınızı Allah
yolunda çalışmaya koyulmuş olan fakirlere verin ki, onlar öteye beriye koşup
kazanamazlar..."
Ebû Bekr ez-Zâhid
hazretleri evliyanın büyüklerindendir. Doğum târihi ve yeri belli değildir.
Hayâtı hakkında fazla bilgi yoktur. Kâdı Ebû Ya'lâ'dan fıkıh ve hadîs
ilimlerini öğrendi. 1109 (H 502) senesinde hacda iken Arafat'ta vefât etti.
Sohbetlerinde buyurdu ki:
Yatma âdabı: Allah için uyumaya çalışmalıdır. Allahü teâlâdan gâfil
olarak uyumamalıdır. Allah için uyuyan kimse, farzları eda etmekte yardımcı
olması için uyur ve niyeti bu olur. Nafileleri, özellikle gecenin sonunda
kılar. Çünkü hadîs-i şerîfte Peygamber efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem)
şöyle buyurdu: “Allahü teâlâ gecenin sonunda (Duâ eden var mı? Kabûl
edeyim, isteyen var mı? istediğini vereyim. Af ve mağfiret olunmasını diliyen
var mı? Onu af ve mağfiret edeyim) buyurur."
Allahü teâlâyı
zikredenler, ananlar, uyuyuncaya kadar Allahü teâlâyı anarlar. Bunlar Kur’ân-ı
kerîmde meâlen şöyle bildirilir: “Onlar ki, Rablerine secdeler ve kıyâmlar
yaparak (namaz kılarak) geceyi geçirirler.” (Furkan-64)
Abdestli olarak
uyumalıdır. Sağ tarafa yatarak şu duâyı okumalıdır: (Allahım! Senin yüce
isminle yattım. Senin isminle kalkacağım. Allahım! Nefsimi tutarsan, ona
merhamet eyle, eğer onu salıverirsen, sâlih kullarını muhafaza ettiğin gibi
nefsimi de muhafaza eyle. Allahım! Kullarını dirilttiğin gün, beni azâbından
koru.)
Her uyandığında Allahü
teâlâyı hatırlamalıdır. Uyanınca abdest alıp iki rek’at namaz kılıp, tekrar
uyunursa, çok sevâb kazanılır. Sabah namazından sonra uyumak uygun
görülmemiştir. Akşam namazından sonra da uyumamalıdır.
İstemenin Âdâbı: Allahü teâlâ, Kur’ân-ı
kerîmde fakirleri meâlen şöyle medh buyuruyor: “Sadakalarınızı Allah
yolunda çalışmaya koyulmuş olan fakirlere verin ki, onlar öteye beriye koşup
kazanamazlar. Dilenmekten çekindikleri için, tanımayanlar onları zengin
zannederler. Ey Resûlüm, sen onları simalarından tanırsın. Onlar, iffetlerinden
dolayı insanları rahatsız edip bir şey istemezler. Siz malınızdan bunlara ne
harcarsanız, muhakkak Allah onu hakkıyla bilicidir.” (Bekâra-273)
“Ey Resûlüm! Dilenciyi
de azarlama” (Duhâ-10)
Peygamber efendimiz
ise bir hadîs-i şerîfte; “At üzerinde bile gelse, isteyene
veriniz” buyurdu.
Ebû Hafs, “Kim
kendisini istemeye alıştırırsa, tamaha, hıyânete ve yalana mübtelâ olur”
buyurdu.
Tasavvuf yolundakiler, ancak zarûret ve ihtiyâç hâlinde isterler. Bir şey istedikleri zaman, sâdece kendilerine yetecek miktarı alırlar. Onlar kendileri için istemeyi iyi görmezler, arkadaşları için istemeyi münâsip görürler.