"Niçin bu âciz putlara yüz sürüyorsunuz?.."
05/11/2021 Cuma Köşe yazarı A.D
Hazret-i Ebû Bekir,
yeni Müslüman olmuştu. O aşk ve şevkle, Mescid-i Harâma gitti. Orada
toplanan müşrikler onu çok fecî şekilde dövdüler!..
Ebu Bekr-i
Sıddîk “radıyallahü anh” ilk imana gelen hür insandır. Büyük
tüccar idi. Bütün malını, evini, barkını Resulullah uğruna
verdi. Gençliğinde de arkadaş idiler... Hazret-i Ebû Bekr, Peygamber
Efendimiz ne söylerse, itiraz etmez hemen kabul ederdi. Hatta herkesin itiraz
ettiği meseleleri bile itirazsız kabullenirdi. Meselâ Peygamberimizin Mi'râc
mucizesini kabul etmeleri böyle oldu ve o gün Resûlullah Efendimiz, ona "Sıddîk" dedi...
Hazret-i Ebu Bekr,
Aşere-i mubeşşerenin (cennetle müjdelenen on kişiden) birincisidir.
Peygamberlerden sonra, bütün insanların en üstünüdür. Bütün gazalarda
bulundu. Âyet-i kerimeler ile metholundu. Müslümanların birinci
halifesidir. 634 senesinde altmış üç yaşında vefat etti...
***
Hazret-i Ebû Bekir,
yeni Müslüman olmuştu. O aşk ve şevkle, Mescid-i Harâma gitti.
Müşrikler tarafına dönerek şöyle seslendi:
-Bütün kâinâtın yaratıcısı olan Allahü teâlâyı bırakıp, niçin gidip, bu âciz
putlara tapıyor, onlara yüz sürüyorsunuz. Gelin, Allaha ve O’nun resûlü
Muhammed aleyhisselâma îmân edin!
Bunun üzerine müşrikler, hep birlikte üzerine yürüdüler. Kendisini çok fecî
şekilde dövdüler. Kabîlesinden gelen bazı kimseler, kendisini baygın bir hâlde
evine götürdüler...
Hazret-i Ebû Bekir, uzun bir süre kendisine gelemedi. Ümitsiz bir şekilde
başında beklemeye başladılar. Nihâyet akşamüstü biraz kendine gelir gibi oldu.
Gözünü açar açmaz, ağzından çıkan ilk kelâm şu oldu:
-Resûlullah, ne ne hâldedir? O’na bir şey oldu mu?
Annesi Ümmülhayr (Selmâ) sevinç içinde dedi ki:
-Yavrum, bir şey arzû eder misin, yiyip içmek ister misin?
-Anneciğim, ben Resûlullaha bir şey oldu mu diye soruyorum, sen ne
diyorsun?.. O’nun hakkında bana bilgi getirmediğin takdîrde, ne bir lokma
yerim, ne de bir şey içerim.
-Evlâdım, vallahi, O’nun hakkında bir bilgim yok. Onun için sana cevap
veremiyorum. Sen biraz ye, kendine gel. Sonra O’nun durumunu öğrenirsin.
-Hayır anne!. Sen Ümm-i Cemil’e git ve de ki: Oğlum Ebû Bekir, senden
Resûlullahı soruyor. Acaba ne hâldedir?
Annesi hemen gidip, Ümm-i Cemil’e durumu anlattı.
Daha sonra, annesi ve Ümm-i Cemil’in yardımıyla, yavaş yavaş Hazret-i Erkam’ın
evine vardı. Peygamber efendimizi sağ sâlim görünce hemen sarıldı. Artık bütün
ağrılarını unutmuştu. Peygamber efendimize dedi ki:
-Yâ Resûlallah! Bu benim annem Selmâ’dır. Ona duâ etmenizi istiyorum. O da
hidâyete kavuşsun!
Peygamber efendimiz duâ buyurdu. Böylece annesi de, îmân ile şereflendi...