Yenilmez orduları mağlup eden güç!
06/01/2022 Perşembe Köşe yazarı S.A
M. Said Arvas Hocadan
Hatıralar...
Sayıları yüz binleri
bulan, tam techizatlı, geçtikleri yeri sarsacak kadar güçlü İran, Bizans ve
Mısır ordularını Müslümanlar mağlup etmiştir...
Tarihte Araplar,
Müslüman olmadan önce, neredeyse dünyadan tecrit edilmiş bir milletti. Çöl bir
taraftan, yarımadayı üç yönden kuşatan denizler bir taraftan, medeni dünyadan
uzak kalmasına sebep teşkil ediyordu... O derece bölünmüş, tembelleşmiş ve
aşağı derecelere düşmüşlerdi ki, diğer ülkelerle savaşacaklarını, komşu
devletlere karşı zafer kazanacaklarını rüyalarında dahi göremiyorlardı...
İran ve Bizans, o
günün en büyük devletleri idi. Doğunun ve Batının liderleriydiler. Bunlar Arap
yarımadasını, bileziğin bileği sarması gibi kuşatmışlardı. Fakat çöl olan, yer
altı ve yer üstü zenginlikleri az olan yarımada (o zaman petrol
keşfedilmemişti) can ve mal kaybına değmezdi onlar için. Onların, bu verimsiz
çöle para harcamaya ve fakir olan Arapları beslemeye ihtiyaçları yoktu...
İşte, böyle bir
millet, kısa bir zaman sonra cihan tarihinde müthiş bir vazifenin temsilcisi
olacaktır... Bedevi Araplar, çöllerinden çıkmış fetihler yapmakta, düşmanlarını
dize getirip ezmektedirler... Bu sel; Arapların merkezi olan Medine-i
Münevvere'sinden, (Hicri 11) tarihinde (Mîladi 632) fışkırmış, önüne çıkan her
engele üstün gelmiş, dağları, ovaları basmıştır.
Sayıları yüz binleri
bulan, tam techizatlı, geçtikleri yeri sarsacak kadar güçlü İran, Bizans ve
Mısır ordularını mağlup etmiştir... Yine bu sel, eski medeniyetleri,
kuvvetli devletleri, köklü saltanat kuran milletleri silip süpürmüş ve onları
tarihe gömmüştür. Önceden Araplar onların gözünde küçük ve kıymetsiz
görünürken imanla şereflenen Arapların gözünde diğer milletler küçülmüştü.
Onlara bu gücü Allahü teâlâ ihsan buyurmuştu.
Dünyanın en güçlü
süper imparatorluklarını kendi memleketlerine giderek perişan ettiler.
Topluluklarını dağıttılar, tahtlarını yıktılar, krallarının taçlarını
çiğnediler, hazinelerini açtılar, çoluk çocuklarını esir ettiler. Gurur ve
kibir elbiselerini yama tutmayacak şekilde parçaladılar. Güçlerini bir daha
yerine gelmeyecek tarzda imha ettiler. Kisra, bir daha yerine Kisra gelmemek
üzere, Kayser de aynı şekilde helâk oldular...
Binlerce kilometre yol
kateden bir orduda zaten hâl kalmaz, hareket gücünü kaybeder. İklim değişikliği
de hesaba katılırsa; Müslümanların bin seneden fazla dünyada söz sahibi olan
İran ordusunu yenebilmesi yüzde bir değil, binde bir ihtimal ile de mümkün
değildi.
Zafer kazanılması için bütün sebepler, İranlıların lehine, Müslümanların aleyhine idi. Fakat iman edenler etmeyenlere galip geldi... Eshab-ı kiramı zaferden zafere koşturan, işte bu iman gücü idi...