İnsan, ruhuyla insandır...
06/02/2025 Perşembe Köşe yazarı S.A
Ruhumuzun gıdasına
önem vermiyor, çoğu zaman aç bırakıyoruz. İşte bu yüzden huzur
bulamıyor, tek kanatla kuş uçurmaya çalışıyoruz!
İnsan
iki şeyden meydana gelir: Ruh ve ceset! Bunlar beraber oldukça
yeryüzünde hayat devam eder. Ruh ayrılınca bedenin kıymeti kalmaz ve hiçbir işe
yaramaz. Ruhsuz ceset soğur, rengi kaçar, kokmaya başlar. Hele sıcak
mevsimlerde ve sıcak yerlerde kokuşma daha hızlı olur. Bu yüzden cenazeleri bir
an önce defnetmeye bakarlar...
İnsan,
ruhuyla insandır. Ruh ölmez bedenden ayrılınca lâyık olduğu yere gider.
Beden de topraktan gelmiştir, yine toprağa döner.
Sahip
olduğumuz bu iki şeyin de gıdaya ihtiyacı vardır. Vücudumuz acıktıkça yemek
yeriz. Hem de mümkünse en güzel yiyecekleri seçeriz.
Ancak
ruhumuzun gıdasına önem vermiyor, çoğu zaman aç bırakıyoruz. İşte bu yüzden
huzur bulamıyor, tek kanatla kuş uçurmaya çalışıyoruz!
***
Peki
ruhun gıdası nedir ve nasıl verilir? Ruhun gıdası "marifetullah"dır.
Marifetullah Rabbimizi tanımak, emirlerini yapıp, haramlarından sakınmaktır.
Fıtratımız (yaradılışımız) bunun üzerinedir.
Nasıl
ruh olmazsa ceset bir hiç ise, Allaha itaat ve teslimiyet olmazsa ruh da bir
hiç olur. Demek "ruhun da 'ruh'u var!"
Malik
bin Dinar hazretleri buyuruyor ki: Ben dünya ehline çok acıyorum. Doğuyor,
büyüyor, kendilerine tahsis edilen belli bir hayatı yaşıyor, sonra göçüp
gidiyorlar. Fakat dünyanın en tatlı, en lezzetli, en büyük nimetini tadamıyor,
o zevkten neşeden mahrum kalıyorlar.
Sorarlar:
-Efendim
nedir o dünya ehlinin tadamadığı şey?
-Marifetullah!
Bütün
insanlar mesut olmak ister. Herkesin yegane gayesi, belki gayelerin
gayesi budur. Ne yazık ki insanların çoğu mesut bahtiyar değildir.
Asrımıza
ilim asrı, teknoloji asrı, sürat asrı diyebiliriz. Bulutların üstünde uçuyor,
suların altına, yerin derinliklerine inebiliyoruz...
Teşhis
ve tedavi çok ilerledi, ağrılar dindiriliyor organ nakilleri yapılabiliyor.
Buna rağmen ölüme çare bulunamıyor. Dünyanın en ünlü tıp merkezlerinden
cenazeler peş peşe çıkıyor...
Bütün
bu ilmî gelişmeler insanoğlunu mutlu edemiyor. 21. yüzyıla teknoloji asrı sürat
asrı diyebiliriz ama mutluluk asrı diyemiyoruz.
Nasıl
bahtiyar olsunlar? Saadet evinin kilidini başka anahtarlarla açmaya
çalışıyorlar. Açılmaz ki! Boşuna zaman harcıyorlar, ellerine zahmetten başka
bir şey geçmiyor.
***
Kum
tanecikleri güneşte parlayınca çöl, göl gibi görüntü verir. Günlerce susuz
kalan yolcu, onu görünce çok sevinir. Büyük bir çaba ile "hayalî
suya" koşar, daha fazla yorulur, bitap düşer, mecali kalmaz. Yanıldığını
anladığında çok geçtir artık. İşte yukarıdakilerin hâli de seraptan su
bekleyenlere benziyor.
Düşünün
biri saadet kuşunu yakalamak istiyor. Aklı havada, gözü havada koşuyor. Ha
tuttu ha tutacak ama önünde bostan kuyusu olmasa...
Saadet neye yarar, devamlı olmadıktan sonra?.. Birkaç
günlük huzurun ardından sizi üzüntü ve sıkıntı bekliyorsa!..
