"Şu koyunu al getir!"
06/04/2020 Pazartesi Köşe yazarı A.U
Büyük âlim Takıyyüddîn Efendi, bir gün Alî el-Harîrî hazretlerine
misâfir gelmişti.
Misâfire bir ikrâm lâzımdı.
O ara bir (koyun sürüsü) geldi.
Ve o yörede yayıldılar.
Alî el Harîrî hazretleri, bir talebeyi çağırdı.
Ve ona, bir koyunu gösterip;
"Şu iri kuyruklu ve alaca renkli koyunu getir!" buyurdu.
Bu söz, Takıyyüddîne garip geldi.
Ve kendi kendine;
"Bu koyunu yemek câiz olmaz. Onlar yese de, ben yemeyeceğim" dedi.
Derken o koyunu kestiler.
Sonra bir güzel pişirdiler.
Tam yemeye başlayacaklardı.
Nefes nefese biri gelip sordu:
"Buradan bir koyun sürüsü geçti mi?"
Dediler ki:
"Geçti, niye sordun?"
"O sürüde, (iri kuyruklu) ve (alaca renkli) bir
koyun vardı. Onu Alî Harîrî hazretlerine nezretmiştim" dedi.
Oradakiler;
"O koyun, şu sofrada" dediler.
O kişi çok sevindi.
Ve o sevinçle;
"Koyun sâhibini bulmuş!" dedi.
Alî el-Harîrî, Takıyyüddîne;
"Hüsn-i zan et" buyurdu.
O, hatâsını anladı.
İçinden tövbe etti.
Çok da mahcup oldu.
Ve derhâl Alî El Harîrî hazretlerinden özür dileyip, bir
daha da yanından ayrılmadı....