"Âlimler, Peygamberlerin vârisleridir..."
06/04/2022 Çarşamba Köşe yazarı V.T
Din bilgisi iki
kısmdır: Biri kalbde olan faydalı bilgilerdir. İkincisi, dil ile anlatılan
zâhir bilgileridir.
Şeyh Abdülkuddûs
hazretleri evliyânın büyüklerindendir. 1538 (H.944) senesinde Hindistan'ın
Kenkûh şehrinde vefât etti. Zamânın âlimlerinden ilim öğrendi. Abdülhak
Radulevî'nin sohbetlerinde bulundu ve talebesi olmakla şereflendi. Sühreverdî
ve Çeştî büyüklerinden olan Kâsım Evdehî'den icâzet aldı. Şeyh Abdülkuddûs
birçok talebe yetiştirdi. İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin babası Abdülehad
hazretleri, Abdülkuddûs'un talebelerindendi. Oğluna yazdığı bir mektubunda
şöyle nasîhat etti:
"Vaktin kıymetini bil! Gece ve gündüz ilim öğrenmeye çalış! Her zaman
abdestli bulun! Beş vakit namazı sünnetleri ile ve ta'dîl-i erkân ile, huzûr ve
huşû ile, Allahü teâlâyı görür şekilde ve Peygamberimizin bildirdiği gibi
kılmaya çalış! Bunları yapınca, dünyâda ve âhirette sayısız nîmetlere
kavuşursun. İlim öğrenmek, ibâdet yapmak içindir. Kıyâmet günü, işten
sorulacak, çok ilim öğrendin mi diye sorulmayacaktır. İş ve ibâdet de, ihlâs
elde etmek içindir. Her şeyi Allahü teâlânın rızâsı için yapmak olan ihlâs da,
hakîkî mâbûd ve kayıtsız şartsız var olan Allahü teâlâyı sevmek içindir."
Bir sohbetinde şunları
anlattı: Bazıları bâtın ilimlerine inanmıyorlar. Bâtın bilgilerine inanmayan
ise, Muhammed aleyhisselâmın dîninin sırlarına inanmamış olur. Böyle kimseye
bid'at ve dalâlet ehli denir. Îmanlı görünür ise de, münâfık gibidir. Bir
hadis-i şerifte, (Din bilgisi iki kısmdır: Biri kalbde olan faydalı
bilgilerdir. İkincisi, dil ile anlatılan zâhir bilgileridir) buyuruldu.
Yine hadis-i şerifte, (Bâtın bilgileri, Allahü teâlânın sırlarından bir
sırdır. Onun hükümlerinden bir hükümdür. Dilediği kulunun kalbine verir) buyuruldu.
İmâm-ı Mâlik buyurdu
ki: "İlm-i zâhire mâlik olan, ilm-i bâtına kavuşabilir. Zâhir bilgisi
olan kimse, ilmi ile amel ederse, Allahü teâlâ, ona bâtın bilgisi ihsân
eder."
Bekara sûresindeki, (Allahtan korkunuz! Allahü teâlâ, kendinden korkanlara bilmediklerini öğretir) meâlinde olan âyet-i kerimede bu husus bildirilmektedir. Hadis-i şerifte, (Âlimler, Peygamberlerin vârisleridir) buyuruldu. Bu âlimler, yalnız zâhirî ilim sahibi olanlar değildir. Bu âlimler, bildikleri ile amel eden, takvâ sahibi olan, Peygamberlerdeki ilimlerin hepsine kavuşan hakîkî âlimlerdir. (Zâhirî ilm) sahiplerinin niyetleri hâlis olmadığı ve şehvetlerinin pençesinden kurtulamadıkları için, ilmin nûru kalblerine girmez.